ÇÖPLÜK DEYIP GEÇMEYIN, ONUN DA ROMANI VAR

Yillar önce okumustum. Brezilyali Yazar Carolina Maria de Jesus'un "ÇÖPLÜK" adli romanindan söz etmek istiyorum. Kitabi 21. baskisinin yapildigi, 14 yabanci dile çevrildigi yani 1964 yilinda alip okumusum. Kitabin yazari "Carolina Maria De Jesus, Brezilya'nin Sao Paulo sehrinde gece kondu mahallesinde babalarinin bile kim oldugunu bilmedigi üç çocugu ile bir kulübede aç, sefil, perisan bir hayat yasiyordu. Gün dogmadan yola çikti, zengin mahallelerindeki çöp tenekelerinden topladigi öte beriyi hurdacilara satarak elde ettigi üç, bes kurusla kit kanaat evlatlarini doyurmaya çalisirdi.
"Fakirlik istirabi öylesine canina tak etmisti ki nihayet, çöp tenekesinden çikardigi iki kullanilmis ajandanin (defterin) bos sayfalarina 1955 yilinda bir gece, mum isiginda 9 yildir çektigi acilarin destanini yazmaya basladi. Dört yil devamli fakirlerin hikayesini anlatan bu destani (romani) bir gün tesadüfen bir gazeteci okudu" ve ortaya ÇÖPLÜK adli roman çikti. Romanda yer alan yazarin tanimi böyle. Romandaki hikaye söyle baslar:
"Carolina Maria De Jesus'un hatira defteri kizi Vera'nin dogum günü olan 15 Temmuz 1955 tarihinde baslar. Vera dogum günü için annesinden bir çift ayakkabi ister. Fakat kadinin parasi yoktur. Elinde ve evinde sadece üç bos sise vardir. Onlari bir lokma ekmege verir. Sonra çöplükleri karistirmaya baslar. Orada bir çift ayakkabi bulur ve onlari yikadiktan sonra tamir ettirir ve kizina giydirir." Romanin konusu böyle baslar. Ancak çöplüge düsen hatira defterlerinde yörede geçen baska olaylar da anlatilmistir. Defterler kitaba dönüstükten, kitap insanlarin eline geçtikten sonra gecekondu mahallesindeki bir evde kadin-erkek arasinda yasanan trajik olaylar herkesi ürpertir. Fakirlik, açlik, yoksulluk bütün çiplakligi ile insanin kanini dondurur. Ve bir yerde su nota rastlanir: "BIR FAKIR ÅzIKAYETI KADAR ACIKLI BIR ÅzEY OLAMAZ. FAKIRIN SESINDE ÅzIIR YOKTUR." Çünkü açligin rengi saridir. Açligi, yoksullugu ortadan kaldirmadikça açligin sari rengini silip atmak mümkün degildir. Bunu kimse bilmez. "Hayat kitap gibidir. Ancak onu okuduktan sonra içindekileri ögreniriz. Ömrümüzün sonu gelince de onu nasil geçirdigimizi anlariz"
Yokluk daha çok savas yillarinda görülüp yasanir. 1939 Ikinci Dünya Savasi nedeniyle Trakya insanlari bir açlik ve yoksulluk yasamislardir. Ilkokula gidiyorduk. Savasin ayak sesleri Trakya'da duyuluyordu. Karartma oldugu için geceleri Trakya'ya bir karanlik çöküyordu. Almanlar Bulgaristan ve Yunanistan'i isgal etmislerdi. Babalar askere alinmislardi. Çiftçilik durmustu. Trakya'da köyler, kasabalar, sehirler, daglar hep asker doluydu. Iste o zaman yasayanlar açligin, yoklugun rengini görüp anlamislardi. Tekirdag eski milletvekillerinden Salim Basol bir konusmasinda yokluk önce mutfakta yangin yapar demisti. 1940 Trakya'si edebiyatimiza, kitaplarimiza KARARTMA YILLARI olarak geçmistir. Ama yoksullugu, açligi anlatan yazarlar da çikmistir. Her ülkede böyle yazarlar, böyle edebiyatlar vardir. Brezilyali yazar ülkesinin gerçegini anlatmistir. Ancak etkili bir kitap yazmistir. Bulursaniz okumanizi tavsiye ederim.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol