"CUMHURİYET FAKİR BEN O MAAŞI ALMAM"

Aslı var veya yok, önemli olan davranış ve dile getirilen söylem. 10 Kasım 1938'de Diyarbakır'da bir yaşlıca kadın sabahın köründe çığlık çığlığa haykırıyor, "ATATÜRK ÖLDÜ, ATATÜRK ÖLDÜ" diyor. Kadının sesini duyanlar yataktan sokağa fırlıyor. Kadından bunu öğrenmeye çalışıyorlar fakat kadın bir türlü yanıt vermiyor. Aynı şeyi söylemeye devam ediyor. "Atatürk öldü" demekte ısrar ediyor. Fakat sonunda demek istediğini ifade ediyor: "ATATÜRK ÖLDÜ. BU GECE ÖKÜZLERİM AHIRDAN ÇALINDI" Bununla birçok şeyi anlatmak istiyor. Düzenin değiştiğini, değişeceğini işaret ediyor.
Öbür kadının söylediklerini kahvede konuşanlardan dinledim. Olay Cumhuriyetin ilk yıllarında geçiyor. Köylü kadın kocasından kalan emekli maaşını bir türlü almıyormuş. Almadığını da kimseye söylemiyormuş. Yaşı 90'a merdiven dayamış fakat maaşı almamakta direniyormuş. Fakat sonunda "CUMHURİYET FAKİR, PARAYA İHTİYACI VAR belki benim maaşımla bir şeyler yaparlar, onun için almıyorum" demiş.
Türkiye Cumhuriyeti, Türkiye'de böyle düşünen faziletli insanların yaşadığı dönemden bugüne geldi. Türk kadını iki şeyi önde tutar. Biri evi, diğeri Vatan'dır. İkisi de onun güvencesidir. Evinde çoluk çocuğu ile bir arada olmak ister. Vatanı ise düşmansız yaşam yeri olarak görür. İstiklal Savaşı'nda bu duygularla hareket etmiş, cepheye koşmuştur. Yavrusu sırtında, mermi kucağında, kağnı arabasının arkasında yürümüştür. Savaş alanına böyle gitmiştir. Daha doğrusu Türk kadını Orta Asya'da Ergenekon'dan kocası ile göçmenliğe çıkmış, kocası ile Anadolu'ya gelmiştir. Osmanlı'da adı olmayan Türk kadınına isim ve sıfat veren, ona sosyal, siyasal haklar veren Mustafa Kemal Atatürk olmuştur. Modern Türk kadınını Cumhuriyet yaratmıştır. Bu nedenle Türk kadını herkesten fazla olarak Cumhuriyeti sevmek, savunmak, ona yani kafasıyla beyni ile düşüncesi ve giyimi ile Cumhuriyetçi olmak zorundadır. Bugünün Cumhuriyet kadınları İstiklal Savaşı'nda cepheye mermi taşıyan anaların, bacıların kızlarıdır. Türk kadını sanmasın ki baştan beri böyle modern giyimli, modern düşünceli, hür ve serbest hareket eden, sosyal ve siyasal hakları olan kadındı. Hayır. Kadının Adı Yoktu. Kendisi de ortalıkta görünmüyordu. Yüzünde peçe vardı. Okuma yazması yoktu. Erkeğine eşit değildi. Kadın-Erkek eşitliği Cumhuriyetin eseridir. Cumhuriyet de Atatürk'ün eseridir. Böyle biline. Bilinsin ki Mustafa Kemal ATATÜRK yanındaki arkadaşlarına "YARIN CUMHURİYETİ İLAN EDECEĞİZ" dediğinde İsmet İnönü'den başka hepsi kaçmışlardı. Cumhuriyetin ilanını istemiyorlardı. Halife Padişah başta kalsın düşüncesindeydiler. Cumhuriyet ilan edildiğinde Padişahçılar, Halifeciler ortada yoktular. Ünlü edebiyatçı, Zoraki Diplomat, Atatürk'ün Çevresi yazarlarından Yakup Kadri Karaosmanoğlu'nun dediği gibi "TÜRKİYE CUMHURİYETİ MUHALEFETİ İLE DOĞDU" Aklı başında hiç kimse sanmasın ve düşünmesin ki dünkü Türkiye bugünkü Türkiye gibiydi. Değildi. Bugünkü Türkiye, Cumhuriyetin ve Türk halkının eseridir. Bunu bilelim, Cumhuriyet bilgi ve bilinci ile geçmişten geleceğe ulusumuzun aldığı mesafe ile övünelim. Bu mesafenin(ilerlemenin) alınmasında Türk kadınının payı büyüktür. Hakan ile Hatun baştan beri beraber olmuş, beraber düşünmüş ve yaşamıştır. Nereden nereye?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol