Ülkemiz bir krizin içine sürüklenmistir. Bölünme tehlikesi ile karsi karsiyadir. Ekonomik kriz ise kitleleri olumsuz yönde etkilemeye devam etmektedir. Issizlik, isini kaybedenler had safhaya gelmistir. Yani ülke bir açmazin içine düsmüstür. Devletin kurumlari sarsilmistir. Bu durumu demokrasinin icabi, demokrasinin tabiatinda var olan bir çalkantiya baglamak son derece yanlistir. Yabanci ajanslar Türkiye’de acayip seyler oldugunu, durumun gergin oldugunu söylemektedirler. Bu baglamda siyasiler Demokratik Açilim denen bilmeceyi konusur, tartisir dursunlar ama halk tavuk kümeslerinin, ahirlarin, samanliklarin, bag ve bahçelerin bile haczedilir olmasina sasip kalmaktadir. Çok haciz görmüstür ama tavuk kümeslerinin, ahirlarin, fabrikalarin, bag ve bahçelerin, tarlalarin haczedildigini Cumhuriyet tarihinde görmemistir.
Geçenlerde Cumhurüyet Gazetesinde “Bankalar Emlak Zengini” baslikli bir haber çikmistir. Haberi Murat Gülderen hazirlamis, bankalarin haciz yoluyla elde ettikleri ve halen ellerinde bulundurduklari Gayrimenkul, Meskan, Arazi fabrikalarinin dökümü vardi. Ayrica bu ekonomik kriz dolayisiyle borcunu ödemeyen vatandaslarin elinden alinip bankalara intikal ettirilen yalniz bunlar degil, imalathaneler, ardiyeler (depolar) benzin istasyonlari, oteller, pansiyonlar, lokantalar, garajlar, dükkanlar, dügün salonlari, tavuk çiftlikleri, is hanlari, arsalar, tarlalar, seralar, çiftlikler, baglar, findikliklar, fistik bahçeleri, zeytinlikler, oto galeriler, ahirlar, tavuk kümesleri ve degirmenler bulunmaktadir. Daha baska seylerinde yer aldigi haberde yaziliydi.
Görülüyorki ekonomik kriz vatandasi malindan eder duruma gelmistir. Bankalar haciz yolunu yogun biçimde isletmektedirler. Bu durumdan anlasilan odur ki vatandasin mali el degistirmek te sonunda haraç mezat satilmaktadir.
Içinde barinan tavuk da olsa bir kümesin ekonomik degeri nedir Cumhuriyet kuranlar ülkenin en yoksul, vatandasin en fakir oldugu zamanlar da dahi köylünün ahirini, kümesini sattirmamislardir. Tavuk, geçmiste vatandas için ekonomik getirisi olan bir hayvandi. Pazara götürüldügünde karsiliginda birseyler almak mümkündü. Yumurta köy bakkallarinda takas edilir degerdeydi. Paranin yerine geçiyordu. Gerçi köylünün tümü de kümes sahibi degildi. Ve yine köylünün tümünde kümes yoktu. Hayvanlar agaç dallarina tümerlerdi. Bayramlar da, dügünlerde, bir misafir geldiginde tavuk kesmek adetti. O, köylünün en güzel ve en kaliteli yemegi olurdu. Köylü baska türlü et görmüyor ve yemiyordu. Bu durumu genç kusaklar bilmezler. Ama gerçek böyleydi.
Bu ekonomik kriz dolayisiyle vatandasin bankalara, tefecilere, kooperatiflere ödeyemedigi borçlar nasil asilacaktir? Memur’ un isçinin, emeklinin ayliklari ile piyasayi hareketlendirmek nereye kadar mümkün olacaktir? Sorunun yaniti yok mu? Var elbet. “Sayin Süleymen Demirel, Demokrasilerde çare tükenmez” demisti.
Hep söylüyür ve yaziyoruz. Ülkemiz ciddi bir rahatsizlik geçirmektedir. Halkta tedirginlik, huzursuzluk vardir. Halka göre “Umuda Yolculuk” bitmistir. Yani bunlarla umut tükenmistir. Bu durumda memleketi, halki önümüze koyarak, ulusal ve stratejik sorunlari seçmek amaciyla ülkeyi bir süre için mecliste gruplari bulunan partilerin katildigi bir Is Hükümeti ile yönetmek bir seçenek olabilir diye düsünüyoruz. Balkan Savasi yillarinda böyle bir hükümet kurulmamis olmasini savasi kaybedis nedenleri arasinda bulundugunu tarih yazar. Tarih ders almak içinse, bunun üzerinde düsünmek gerekir. Böylece halk da ülkeyi düzlege çikarmak için “AKIL YÖNETICILER IS BASINDA” diye düsünmeye ve umutlanmaya baslar. Gerekmez mi bu seçenek üzerinde durmak?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol