Bazı tarihçiler Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Osmanlı Devleti'nin devamı olarak yazarlar. Onu da İstanbul'da Meclis-i Mebusan'ın 1920'de İngilizler tarafından basılması üzerine bazı milletvekillerini Ankara'da açılan Millet Meclisi'nde bulunmalarına bağlarlar. Bu tabi bir görüştür. Ancak Ankara'da kurulan yeni meclis, yeni devlet İstanbul'dan Osmanlı kurumlarını yani Osmanlı Devlet Teşkilatı'nı Ankara'ya getirmiş değildir. Yeni devlet kurumları Cumhuriyete göre, Cumhuriyet prensiplerine göre teşkilatlanıp kurulmuşlardır. Cumhuriyeti kuranlar yeni bir devlet kurmayı amaçlamışlar, kurumlaşmayı ona göre gerçekleştirmişlerdir. Ancak yeni Türk Devleti'ni, Osmanlı Devleti'nin yetiştirdiği insanların kurduğunu söylemek mümkündür. Mesela Mustafa Kemal Atatürk, bir Osmanlı Paşası idi ama kafasında laik Cumhuriyet, yeni bir devlet, donanımlı bir ulus yaratma ülküsü vardı.
Anadolu'yu kurtaranlar Osmanlı'dan 12 milyon okuma yazma bilmeyen nüfus, okulsuz, öğretmensiz 35 bin köy almıştır. Cumhuriyetin devlet kadroları boştu. Başbakan İsmet İnönü, Ankara'da her sabah istasyona gider, İstanbul'dan gelecek trende okuma yazma bilen genç insanları memur yapardı. Cumhuriyetin yeni memur ve yönetici kadrosunu Halk Evleri yetiştirmiştir. Başbakan İnönü, cumhuriyet valilerinden istediği DURUM RAPORLARI'nı alamamış, yalnız 3 ilde bu raporları hazırlayıp gönderecek memur bulunmuştur. Bu illerden biri Kırklareli'dir. Ancak raporu hazırlayıp gönderen de bir yönetici değil, bir okul müfettişidir. Bu yüzden illerin DURUM RAPORLARI Cumhuriyet Hükümetine sonradan gönderilmiştir. Yeni devletin kağıt üstündeki durumu yürekler acısıdır. Raporlar Osmanlı idaresinin çoktan çöktüğünü ortaya koymuştur.
Bugün Cumhuriyetin tarihi, 100 yıla yaklaşmıştır. 8 yıl sonra Cumhuriyet 100 yaşında olacaktır. 100 yılın dökümü Durum Muhakemesi o zaman yapılacaktır. Osmanlı'dan yani 600 700 yıllık bir devletten ne miras alınmıştır, 100 yıllık cumhuriyette neler yapılmış o zaman ortaya çıkacaktır. Ve görülecektir ki Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'nın devamı değildir. Devlet A'dan Z'ye yenidir, kurumlaşmıştır, çark dönmektedir. Sorun eski zihniyeti miras kabul edip, taşıyanlardadır. Cumhuriyetin bir ZİHNİYET DEVRİMİ DEĞİŞİKLİĞİ olduğunu kavrayamamışlardır.
Bugün cumhuriyetin sorunları varsa değişen ve gelişen Türkiye'yi anlayamamaktandır.
Şüphesiz 92 yıllık cumhuriyet, 70 yıllık Çok Partili Hayat, daha başarılı olabilirdi. Daha kaliteli bir devlet hayatı, daha çağdaş bir demoktatikleşme, daha eğitimli bir halk, bilinçli, bilgili bir seçmen kitlesi olabilirdi. İdareye müdahaleler olmayabilirdi. Kaldı ki Türkiye geri, eğitimsiz bir halkla yüksek eğitim ve kültür isteyen demokrasiyi yerleştirmeye çalışmaktadır. Dünyada olmayan bir olaydı bu. Halk demokrasiyi işletmekte, çarkı döndürmekte zorlansa da, bocalasa da, çağdaş bir demokrasi yönetimi yaratmaya kararlı ve azimli görünmektedir. Meydanlarda liderler yeni şeyleri konuşup, tartışmaktadırlar. Hiç şüphesiz gün gelecek Türk halkı gerçekleştirdiği şeylerle övünecek, gururlanacaktır. Gelecek kuşaklar bu durumu alkışlayacaklardır. Biz Mustafa Kemal Atatürk'ün şahsında Türkiye'nin nasıl kurtarıldığını, milli mücadelenin nasıl kazanıldığını, özgürlük ve bağımsızlık için halkın özverisini, kahramanlığını alkışlamıyor muyuz? Rahmetli İsmet İnönü, "Komşu ülkelerde demokrasiyi gördükçe bizde yok diye içim sızlıyor" derdi. İnönü'nün söylediklerini bugün demokrasi için savaşan Arap Aydınları söylüyor, Türkiye'ye hayranlıkla bakıyorlar. Karamsar olmaya gerek yok diyoruz.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol