Cumhuriyeti kuranlar ve özellikle ATATÜRK ve INÖNÜ Yeni Türkiye’de Batili türde sanat ve sanatçilar bulunmasini, bunlari yetistirecek okullarin açilmasini, çalisma atölyeleri, konser salonlari, sergi mekanlari bulunmasini mutlaka düsünmüslerdir. Zira ikisi de sanata ve sanatçiya yakin devlet adamlariydi. Atatürk, 1913 yilinda Bulgaristan’da Bati türü sanat konserlerinin, operalarin müdavimiydi. Ismet Inönü cephede bile Bati müzigi dinlerdi, konserlere giderdi. Siz, günümüzde bizi yönetenlerin hiç buralara gittiklerini duydunuz mu? Opera sanatçisi Prof. Nevit Kodalli’nin konserlerine gitmisler midir? Maçlara gittikleri duyulmaktadir ama böyle entellektüel düzeyde sanatçilarin konserlerine gittikleri pek duyulmus degildir.
Opera sanatçisi, bestekar, orkestra sefi, Devlet Sanatçisi Prof. Nevit Kodalli birkaç gün önce Mersin’de denize girmeye hazirlanirken geçirdigi kalp krizi sonucu hayata veda etti. Seksen yaslarindaydi ve benim Yedeksubay arkadasimdi. 1957 yilinda Ankara Ordonat Okulunda beraberdik. Sira arkadasimdi. O sira Hollandali dünyaca ünlü ressam Van Gogh üzerine çalisiyordu. Ressamin hayatini opera yapacakti. Van Gogh’un nasil bir ve nasil bir kisilege sahip oldugunu ögrenmek isteyenlere “Altin Vücutlar” adli romanini okumalarini tavsiye ederim. Oradan Fransiz ressam Gugin ile Van Gogh anlatilmaktadir. Yalniz su kadarini söyleyeyim Van Gogh, sevgilisine, sevgisini kanitlamak için kulagini kesip göndermistir. Deli dolu bir sanatçi. Nevit Kodalli bu ressami opera kalibi içersinde anlatmis ve çok da dinleyici, seyirci bulmustur.
Devlet Sanatçisi Prof. Nevit Kodalli Mersinli’dir. “Mersin, Güzel Mersin” adinda besteledigi bir ünlü sarkisi vardir. Beraber oldugumuz siralarda Yedeksubay arkadaslara bunu mirildanirdi. Kodalli büyük müzik ve sanat eserleri meydana getirmis olmasina ragmen son derece mütevazi bir insandi. Tipik bir Anadolu Çocugu görüntüsü veriyordu. Okulda onunla en arka sirada oturuyorduk. Iyi bir arkadasligimiz ve dostlugumuz vardi. Kurada Ankara’da Ordonat Dairesi’ni seçmistim. Onun kurasi nereye çikti, simdi pek hatirlamiyorum. Bir gün bana Kirklareli’nden Melek Ovali’nin babasi, Basbakanlik Arsiv Genel Müdür Yardimciligindan emekli Halk Ozani Halil Tekin Bucakli’nin 1953 yilinda Atatürk’ün naasinin Etnografya Müzesi’nden Anitkabir’e götürülüsü sonrasinda yazdigi meshur “ÇAKIRIM DESTANI”ni göndermisler, onu birlikte okurken, “Bunu ben bestelemek isterim” deyip almisti. Bir aralik bu uzun siir üzerinde çalistigini söylemisti. Zannediyorum ÇAKIRIM OPERASI yapacakti. Sonra ne oldu bilmiyorum. Yedeksubay arkadaslarimizdan Ankara Opera sanatçisi Baz Bariton Özcan Sevgen ile sik sik bunu görüsüyorlardi. Özcan Sevgen de arkadasimizdi.
Nevit Kodalli birçok eserin ve birçok sifatin sahibidir. Besteciydi, orkestra sefiydi, müzik egitmeniydi, devlet Sanatçisiydi, Profesör Doktordu (Sanat doktoru idi) ve Atatürk Oratoryosu, Gilgamis ve Van Gogh Operalarini yazmisti. “Hürrem Sultan” Balesine imza atmisti.
Insanoglu ölümden kaçamaz. Hayatta ölüm var. Ölüm, kime, nerede ve ne zaman, nasil gelecegi belli degildir. Nevit Kodalli denize girmeye hazirlandigi sirada ölmüstür. Bu degerli dostumu, bu cumhuriyetin yetistirdigi büyük sanatçiyi yitirmis olmaktan üzgünüm. Tanri rahmetini bol, topragini sicak etsin. Kendisi gibi müzik sanatçisi olan ogluna, ailesine bassagligi dilerim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol