Çiftçilerin tarimda 2010 yilnda yapilmasi öngörülen degisiklikten ve maruz kalacaklari uygulamadan haberleri var mi bilmiyorum. Tarim Bakanligi ve birtakim kuruluslarin katilimi ile üç yildan beri 200 personelin, 30 uzman kisinin üzerinde çalistigi “HAVZA MODELI” bir gazete tarafindan ayrintilariyla açiklandi.
Bu modele göre Türk tarimi 30 farkli tarim bölgesine ayrilmakta, daha az alanda daha fazla ürün alinmasini amaçlayan bir yapilanma söz konusu edilmektedir. Yeni uygulamada sadece verimli ürünlere prim verilecek, ancak diger ürünlere verilmekte olan destekte devam edecek. Artik çiftçi “hangi ürünlere ne kadar ihtiyaç varsa o miktarda üretim yapacak.” Yani üretim ihtiyaca göre yapilacak. Buna göre tarimda verimi düsük ürüne destek uygulamasi önümüzdeki yildan itibaren kalkmis olacaktir. Çiftçi ürün ekimini yörenin iklimine, cografi sartlarina, topragin verimine göre yapacaktir. Rastgele ekim ve çiftçilik artik son bulacaktir.
“Türkiye Tarim havzalari ve Destekleme Modeli” Trakya’yi MERIÇ HAVZASI adi altinda düsünmüstür. Meriç Havzasi kapsaminda Kirklareli, Edirne ve Tekirdag Illeri bulunmaktadir. Trakya’da yani Meriç Havzasi’nda desteklenecek ürünler Arpa, Aspir, Ayçiçegi, Bugday, Çavdar, Çeltik, Kanola, Misir, ve Yulaf’tir. Buna göre çiftçi piyasaya göre ekim, dikim ve üretim yapacak. Havza Üretim ve Destekleme Modelinde çiftçi hangi ürünün nerede ne kadar üretilecegini, hangi topraktan daha fazla ürün alacagini bilmis olacak. Bunu devlette biliyor olacak. Bir anlamda üretim planlamasi özelligi tasiyan bu modelde Türkiye, çiftçinin cebine daha fazla para akitmayi hedeflemis bulunmaktadir.
Tarimda “Havza Modeli” biraz karisik görünmektedir. Bize göre çiftçilerin bu modeli uygulamaya hazir olmalari gerekir ki bu çiftçinin yeni uygulama için egitime tabi tutulmasi demektir.
Türk çiftçisini kim egitecektir? Tarim alanlarinda olmasi gereken kisiler bürolarda memur gibi çalismaktadirlar. Tarim kesiminde o kadar karmasik sorun vardir ki uzman olmayan kisler bu isin içinden zor çikarlar. Çünkü Türk tarimi yapisal degisiklik sürecine girmistir. Simdiye kadar yapilan uygulamalar KÜÇÜK ÇIFTÇI’yi tasfiye asamasindadir. Ortadogu Üniversitesi’nden Prof. Dr. Huricihan Islamoglu’nun yaptigi bir kapsamli arastirmaya göre (Az Topraklilar) yani topragi yetersiz olan çiftçiler tarim alanindan çekilmeye, yok olup gitmeye baslamislardir. Geçen yil gazeteler bir milyon çiftçinin tarim kesiminden ayrildigini yazmislardi. 0- 50 dekar arasinda topragi olanlar tarim alnlarindan göç etmeye baslamislardir. 50 ila 100 dönüm topragi olanlar ise uygulanan tarim politikalari yüzünden tehlike sinirlari içersindedirler. Tarim kesiminde kalacak olanlar bu bilim insaninin arastirmalarina göre 100 ile 500 dönüm topragi olanlardir.
Sunu demek istiyorum: Çiftçi, köylü bir köklü degisimin içindedir ve yavas yavas eriyip bitmektedir. Avrupa, Türkiye’de çiftçi ailesinin sayisinin azaltilmasini istemektedir. Peki, tarim kesiminde açiga çikan, köyünü terk etmek zorunda kalan küçük çiftçiler ne yapacaklardir? Buna dair bir Önlem Plani var midir? Sanmiyoruz. Herkes basinin çaresine bakacaktir. Ayakta kalanlar çiftçi, kalamayanlar her halde irgat olacaklardir. Tabii is bulurlarsa..
Zor günlere dogru gidiyoruz. Tedbir kusur etmemek gerekir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol