Çidem; “Toprak kaybederken kutlama yapılamaz”

DOKU Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Göksal Çidem, 5 Aralık Dünya Toprak Günü dolayısıyla basın açıklaması gerçekleştirdi.
İçerisinde hayatın sürdüğü toprağın hayat için çok öneminin altını çizen Başkan Çidem, “Canlıların hayatının varlığı ve sürekliliği için vazgeçilmez konumda bulunan toprağın önemine dikkat çekmek amacıyla Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nca Aralık 2013 tarihinde kabul edilen Dünya Toprak Günü her yıl 5 Aralık tarihinde kutlanmaktadır” ifadelerini dile getirdi.
Toprak varlıkları konusunda kayıplar yaşanırken kutlamanın söz konusu olamayacağının altını çizen Başkan Çidem, “Her geçen gün toprak varlıklarımız, orman ve meralarımızda kayıplar yaşarken, Kutlayalım mı.? Kutlamak yerine korumak, bilinç ve farkındalık oluşturmak için acil önlemler almak gerekiyor.
Doğada var olan tüm canlıların, milyonlarca yıldır yaşam kaynağı ve yaşam alanının toprak olduğunu belirterek, "Bir ekip, bin aldığımız” tarım toprakları sayesinde varlığımızı bugünlere kadar sürdürebildik. 1 santim tarım toprağı, yaklaşık 600-700 yılda oluşuyor.
Tarımın da en az 30 santim yapıldığı düşünülürse, 20-30 bin yılda oluşan tarım toprağı, günlük çıkarlar uğruna, geleceği düşünmeden yok ediliyor. Unutmamak gerekir ki, toprağı koruyarak yaşanabilir bir gelecek mümkün olacaktır. Mevcut yasalar aslında buna uygun. Sadece etkin adli ve idari yaptırımları uygulamak yeterli” ifadelerini dile getirdi.
Başkan Çidem açıklamasına şu ifadelerle devam etti; “Yasaların yanı sıra eğitim kurumlarında da toprağın önemini vurgulayan eğitimler verilmeli ve öğretilmelidir. Toprağın üstünde olduğu kadar altında da yaşam var.
Dünyadaki biyoçeşitliliğin en az dörtte biri toprağın altında yaşıyor. Toprak solucanı, bakteri ve mantar gibi küçük organizmalar, bitki köklerinin de yardımıyla bitkilerin besinleri almasını kolaylaştırırken, toprak yüzeyinin üstündeki biyoçeşitliliği de koruyorlar”
“Toprağın altında geçmişimiz yaşıyor”
“Kırklareli Aşağıpınar kazı alanında bulunan arkeolojik verilere bakıldığında, bu topraklarda yaklaşık 8500 yıldır tarım yapılıyor. Birçok medeniyetin varlığını sürdürmesine vesile olmuş bu toprakların, binlerce yıl sonra geleceklerin de varlığını da sürdürebilmesi için, çok büyük sorumluluğumuz var. Kayıtsız şartsız, fakatsız amasız korumak zorundayız.
FAO (Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü) yaptığı açıklamada, Dünyada açlık ve yetersiz beslenmeyle karşı karşıya kalan yaklaşık 1 milyar insan bulunduğunu “nüfus artışı gıda üretiminde yaklaşık yüzde 60’lık bir büyümeyi de zorunlu kılacağını. Küresel toprak kaynaklarının yüzde 33’ünün verimsiz durumda olduğunu belirterek, insanların toprak üzerindeki uygulamaları, toprağın temel işlevlerini azaltacak ya da tüketecek kadar kritik düzeylere gelmiş durumda” 2050’de küresel düzeyde kişi başına düşen ekilebilir ve verimli arazi 1960’taki düzeyin yalnızca dörtte biri olacak diyor.
(SGK) verileri de kayıtlı çiftçi sayısının son yıllarda giderek düştüğünü ortaya koyuyor. 2008’de 1 milyon 127 bin olan çiftçi sayısı 2011 yılında 1 milyon 122 bine düştü.
Çiftçi sayısı 2021 yılı sonu itibariyle 512 bine kadar geriledi. Bu da son 5 yılda çiftçi sayısının yüzde 28,7 son 10 yılda yaklaşık yüzde 55 azaldığını gösteriyor. Çiftçi üretimden uzaklaştıkça, ithal ürünlere yönelmek zorunda kalıyoruz. Varlığımızı ve ülke bütünlüğünü korumak için üretmeliyiz. Üretenleri desteklemeliyiz.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk 21 Mart 1923’te Adanalı çiftçilerle yaptığı toplantıda “Türk çiftçisi bir eliyle kılıncını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzünde bulunmayacaktık.” Diyor. Varlığımızı ve vatanımızı borçlu olduğumuz çiftçilerimizi tekrar toprakla buluşturmak için geç olmadan adımlar atmalıyız.”

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol