Kalemin ucuna takılanları yazmak gazeteci yazarlığın en riskli işidir. 1960 yılında böyle bir gazetecilik yapmıştım. Hopa Kaymakamlığından Kırklareli Cumhuriyet Valiliğine atanan Hikmet Baloğlu bu yazıma takmıştı. Benim gibi iki öğretmen daha vardı onlara da öyle bakıyordu. Sayın Valinin bizden hoşlanmadığı söyleniyordu. O sıra 3. Ordu Komutanlığından emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala kurduğu Adalet Partisi genel başkanı olarak Kırklareli'ne gelmişti. Buradan Edirne'ye giderken Ürünlü Köyünden geçerken hayvan otlatan çocuklar Gümüşpala'nın konvayına taş atmışlar. Sonraki gün bu olay basında çıkınca Vali Baloğlu beni makamına çağırdı. Bu olayın benim başımın altından çıktığını söyledi. Ben o sıra Cumhuriyet Muhabiri idim. Sürgün edileceğimiz söyleniyordu. Nitekim o iki öğretmenden biri Adapazarı'na, biri de Eskişehir'e, ben de Konya'nın Cihanbeyli İlçesinin İnsuyu Köyü öğretmenliğine atanmıştık. Bunun üzerine "10.cu köye Randevum Var'' başlıklı bir yazı yazdım. Eşimi, Çocuklarımı Kırklareli'nde bırakarak Ankara'ya, oradan Konya otobüsüne binerek Cihanbeyli'ye gittim. Cumartesi günü idi. Öğrenci ve öğretmenler merasim yapıyorlardı. Milli Eğitim Memuruna kendimi tanıttım. Beni orada hemen vazifeye başlattı. İnsu köyüne gitmeden Ankara'ya, oradan Tarsus'a geçtim. Bir hafta Tarsus'ta kaldım, Kırklareli'ne döndüm. Artık öğretmen değildim. Vazifeden istifa etmiş sayıldım.
Döndükten sonra daha fazla gazeteciliğe sarıldım. Bir süre sonra af dilersek Valinin bizi affedeceği söylendi. O iki öğretmen arkadaştan biri basın yoluyla af diledi, vazifeye döndü. Benim öyle bir niyetim yoktu. Gazetecilik neyi gerektiriyorsa onu yapıyordum. CHP'ye girmiştim. İstanbul'da Babıali'de isim yapmıştım. Bu sıra Valinin tayini çıkmıştı. Vali kalemin ucundan düşmüştü. Mehmet Saraçoğlu Vali olarak gelmişti. Saraçoğlu gazetecilere yakın bir idareci idi. Gazete idarehanelerini dolaşır, "KIRKLARELİ BABIALİSİ'ni göreyim" derdi. Dost olmuştuk.
1960 yılının ilk yarısıydı. CHP'nin kuruluşunun 40. yıl dönümü kutlama toplantısı Saray Sinemasında yapıldı. Toplantıya Mili Eğitim Bakanı İbrahim Öktem, Vali Mehmet Saraçoğlu da gelmişti. Salonda 800 kişi vardı. İlgililer, yetkililer konuştuktan sonra ben konuştum. Partiye terzi Mehmet Aktuna'nın imzası ile girmiştim, Terzi Mehmet'ler halktan adamlardı. Onları iyi anlıyordum. Köyden gelmiştim. Partinin HALKÇILIK İLKESİNİ çok önemsiyordum. Konuşmamda ''NİMETTE ve KÜLFETTE EŞİTLİĞİ SAĞLAYAMAYAN BİR PARTİ HALKIN PARTİSİ OLAMAZ''dedim. Benden önceki konuşmacılarında yerinden kıpırdamayan Bakan kürsüye beni tebrike gelmişti. Bakan yerine oturduktan sonra beni sormuş, Vali Saraçoğlu müstafi öğretmen olduğumu söylemiş. Törenden sonra Vali Saraçoğlu, Bakan beni yanlarına çağırdılar. Bakan öğretmenliğe dönüp dönmeyeceğimi sordu. Dönmek istediğimi söyledim. "Ankara'ya gel''dedi. O sıra eski Milli Eğitim Bakanlarından Tahsin Banguoğlu Kırklareli'ne gelmiş, Halk evleri Kırklareli Şubesini kurmamı istemişti. Tanışıyorduk. Ankara'da onu buldum. Tayin emrimi aldım, Kırklareli'nde Ürünlü Köyü öğretmeni oldum. Yıllar sonra Vali Hikmet Baloğlu'nun İzmir'den gönderdiği selamını aldım. Oğlu Av. Birol Baloğlu CHP Antalya Milletvekili olmuştu. Bana Antalya Barosunun çıkardığı dergileri gönderiyordu. Dost olmuştuk. Her şey unutulmuştu. Bunlar hayatta, memuriyette olağan şeylerdi.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol