Bir şeyi iyi kullanabilmek için nasıl kullanacağını bilmek gerekir. Sözgelimi demokrasilerde partilerin ne olduğunu, partileşmenin hangi sonuçları almak için yapıldığını bilmeden demokrasi çarkını çevirmek demokratik yönetimi kurmak zordur. Öncelikle partinin ne demek olduğunu, bir partiye girmenin, bir partiye oy vermenin bizi nereye bağladığını bilmek zorundayız.
1945 yılında çok partili hayata geçtiğimizden beri Türk halkı PARTİ kelimesini söyleyip durmaktadır. Ancak Parti'nin ne demek, ne anlama geldiğini bilen yoktur. PARTİ, Fransızca bir kelimedir, "ORTAK PRENSİP"lere ya da ortak bir ideolojiye mensup vatandaşların örgütlenmiş gruba (topluluğuna) verilen isimdir. Bir partiye katılanlar, destek verenler yasal yollardan iktidara gelmek, iktidar olmak isteğindedirler.
YASAL YOL, seçimdir. "Türkiye'de 65 - 70 yıllık sürede seçmenin en iyi bildiği şey sandığa gidip oyunu kullanmaktır. Fakat ne var ki seçmen çoğunluğumuz oyunu kullanmakta az çok becerikli ise de niçin seçtiğini, neden seçmediğini bilmekten uzaktır. Çünkü oy kullandığı partinin programından haberi yoktur ve belki adayı da iyi tanımamaktadır. Sonra programını okumamıştır. Demokratik ülkelerde seçim eğitimli, bilgi düzeyi belli bir seviyeye gelmiş insanlarla (seçmenlerle) yapılmaktadır. Zira Batılı ülkelerde bilgili ve bilinçlidirler.
Demokrasi dünyanın en iyi yönetim biçimidir fakat zor bir idaredir. Onu "kadife eldiven içinde demir yumruk" olarak tanımlarla. Yurttaşları özgürleştirir ama demokrasilerde özgürlüğün de bir sınırı olduğunu, bu sınırın başkasının özgürlük sınırına kadar olduğunu öğretir. Tabii bütün bunlar demokratik sistemin ortaya çıkardığı sorunlardır. Fakat demokrasilerde başka sorunlar da vardır.
Azgelişmiş ülkelerde doğal ki demokrasi çarkını normal işletmek zordur. Azgelişmiş ülkelerde demokrasinin ayrışmaya yol açtığını Amerikan Cumhurbaşkan Yardımcılarından biri söyler. Bu zatın "HALK ASRI" adlı kitabında bu ifade vardır. Bu nedenle geri kalmış ülke demokrasilerinde siyasetin ve Partilerin şahsileşmesi ihtimali yüksektir. Mesela bizim yakın tarihimizde İttihat ve Terraki Partisi deyince akla hemen Edirneli Talat Paşa gelir. Talat Paşa, İttiat ve Terraki Partisi'ne, Osmanlı Devleti'nin son yıllarına damgasını vurmuş bir devlet adamıdır. Çok partili hayata geçtiğimizde Adnan Menderes Celal Bayar'dan daha fazla tanınırdı ve daha fazla Deomokrat Parti'ye hakimdi. İsmet İnönü, Atatürk'ün sağlığında İKİNCİ ADAM'dı ama Atatürk'ten sonra TEK ADAM olmuştur. Halk onun ne söyleyeceğini hep merak etmiştir. Gerçekte siyaset sahnesine çıkan hemen hemen bütün partilerin liderleri partilerini ve siyaseti şahsileştirmişlerdir. Partileri tanımadan önce halk liderleri hatırlayıp tanımıştır. Bu durumu liderler istemese de azgelişmiş toplum sosyolojisi bunu zorunlu kılmaktadır. Doğu halklarında önce liderler gündeme gelmiştir. Bugün dahi öyledir. Partilerle liderler özdeştir. Atatürk'ün zamanında yapılan Serbest Fırka denemesinde partinin lideri Ali Fethi Okyar Bey nerede ise Mustafa Kemal kadar adı söylenen bir lider konumuna gelmiştir. Oysa partileri bir araya getiren aynı fikirde olmaktır. Demek ki halk parti liderini partilerinden daha çok öne çıkarma eğilimindedir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol