Türkiye siyasetçilerinin 60 yıldan beri ağızlarından düşürmedikleri, bütün ülke sorunlarının önüne koydukları şey DEMOKRASİ ya da DEMOKRATİKLEŞME'dir. Doğal ki Cumhuriyet'i demokrasiye dönüştürmek ülke yararına güzel bir istektir. Cumhuriyeti kuranların en son dilekleri ve girişimleri de bu idi. Mustafa Kemal Atatürk 1930'da Cumhuriyetçi Serbest Fırka (Parti) ile çok partili hayata geçiş yapmak istemiştir, fakat halkın demokrasi ile yönetime hazır olmadığını görerek, bundan vazgeçmişti. Daha doğrusu demokratikleşme sürecini ertelemiş, çalışmaları zamana bırakmıştır. Fakat Mustafa Kemal ATATÜRK'ten sonra gelen İsmet İnönü SERBEST FIRKA DENEMESİ'nden 15 yıl sonra 1945 yılında demokrasiye geçiş yapmıştır. Memleketin yönetimini ulusun hür ve bağımsız iradesine, tercihine bırakmış, bir başka partinin iktidara gelmesinin yolunu açmıştır. Türkiye'de siyaset esnafı İnönü'nün diktatör olduğunu söyleyerek onun demokratikleşme sürecini devam ettirmektedirler. İnönü'nün adını anmadan onun demokratikleşme yolunda darbelere rağmen onun yolunda ısrarla gitmektedirler. Halk da onun için onlara destek vermektedir.
Ancak Türkiye'nin önde gelen sorunu sadece DEMOKRASİ değildir. Başka yaşamsal sorunlar da vardır. Mesela İNSANİ GELİŞMİŞLİK SORUNU gibi. Elimde OECD (Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Teşkilatı) Mayıs ayında yayımlanmış raporu var. Rapor Türkiye'de KALİTELİ YAŞAM ENDEKSİ'ni içermektedir. 34 ülkenin yer aldığı İnsani Gelişmişlik Araştırması'na göre Türkiye 34 ülke içerisinde en alt sıralarda bulunmaktadır.
Şüphesiz Türkiye'de iktidara gelen partiler ve Cumhuriyet Hükümetleri İnsani Kalkınmışlık sorununu ele almış, çözümüne çalışmışlardır. Ancak son 20 yılda 15-64 yaş grubu arasında kalan hane halkının yıllık gelirini 23 bin 47 doların üstüne çıkaramamıştır. Bu grupta işi olan halkın sayısı yüzde 47'nin altında kalmıştır. Oysa 34 OECD iş sahibi olanlar yüzde 88'in üstündedir. Yani onlar bizden 100 kişide 48'i iş sahibi iken o ülkelerde yüzde 66'nın işi vardır. Onlarda kadın nüfusunun yüzde 49'u çalışırken, bizde yüzde 29 ancak iş sahibidir. Yılda biz onlardan 100 saat daha fazla çalıştığımız halde kalkınmada, refaha erişmede gerideyiz. Diğer alanlarda da bizden çok ilerde bulunmaktadırlar. Mesela OECD'nin diğer alanlarında da fark onlardan yanadır. Özellikle bu ülkeler eğitim alanında bizden çok ilerde bulunmaktadırlar. İlköğretim, Lise ve Yüksek Öğretim bağlamında nüfuslarının yarıya yakını eğitimlidir.
İnsani Gelişmişlik alanında geri kalmış olmamız elbet beraberinde bir GERİLİK SORUNU getirmektedir. Bu alanlardaki açıkların kapatılması elbette gereklidir. Ancak Türkiye'yi idare edenler Kaliteli Demokrasi için gösterdikleri ilgiyi bu alanlarda gösterememişlerdir. Nüfusu daha fazla eğitmek, sağlık hizmetlerini daha kaliteli hale getirmek, kişi ve aile başına düşen geliri yükseltmek zorundayız. Demokrasimizi kaliteli yapacak olan, ileri ülkeler demokrasisi düzeyine çıkaracak olan İNSANİ GELİŞMİŞLİK alanındaki geri kalmışlığımızı gidermektedir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol