Kirklareli'nin eski bir beldesi. Eskiden beldeydi. Åzimdilerde köy statüsünde. Kofçaz'dan büyük bir köy. 3 Agustos 2012 Cuma günü Dereköy'e gittim.
Mart ayindaki merkez muhtarlari gezisinde Balkanlari birlikte turladigimiz muhtarlardan birisiydi Remzi Kasap. Ziyaretine gittim. 2009'da muhtar seçilmis.
Dereköy hakkinda konustuk biraz.
Nüfusu 574.
Kofçaz'dan hayli fazla.
Sinir kapisina giden yol, yillarca Dereköy'ü yarar geçerdi.
Yarardi. Buradan geçen her yüz araçtan on tanesi alisveris yapsa, Dereköy'e yeterdi.
Yol, belde disindan geçince, Dereköy'ün kolu kanadi kirilmis. Ticaret bir anda durmus. Esnafin yatirimi bosa çikmis. Dünya kadar kapali, bos, terk edilmis dükkân gördüm ve resimledim.
Köy disina, Bulgaristan yolunun kenarina bir takim dükkânlar açilabilir mi? Gelen geçenlere göre ticaret yapilabilir mi? Köfteci, kasap, bakkaliye gibi örnegin…
Olabilir diyen de var, olamaz diyen de. Dogu, güneydogu insanlarinin elinde olsa buralar veya Karadenizli insanlarin elinde. Öyle bir olur ki. Trakyaliya gelince sira: armudun sapi, üzümün çöpü. Trakyali, her isin olmazini elde bir ederek islem yapiyor. Bizim çocukluk yillarimizda orman köylerinin, köylülerinin isi çok iyiydi. Aylarca orman isi çikardi orman köylerinin çalisanlarina. Bitti onlar. Ne olduysa, buranin köylüleri ormanin nimetlerinden, orman çalismalarindan yararlanamaz oldu. Çiftçilik buralarda zayif. Toprak elverissiz, ziraat alani yetersiz. Iklim kosullari kötü. Kurak buralar. Bu denli ormanla iç içe oldugu halde yazlari yagmur almiyor. Iki adim ötede Bulgaristan'a her gün yagmur yagar, her gün yagmur bulutlari Bulgaristan'in tepesinde döner, rakseder… Buralar sanki bedduali!
Hayvancilik yapilamiyor. Hayvancilik için krediye basvuran köylünün önüne çetrefiller, anlamsiz zorluklar çikariliyor. Hayvancilik için krediye basvuran köylülerden, tasinmazlarindan, sehirdeki dairelerinden, gayri menkullerinden, tarlalarindan ipotek isteniyor. Köylünün Kirklareli'de dairesi olsa zaten belirli bir varligi vardir, o durumda zaten devlete el açmak durumunda kalmaz. Kendi yarasini kendisi sarar.
Piknik alanlarini gerektigi gibi degerlendiremediklerinden yakindi muhtar. Öylesi güzel piknik alaninin köye getirisi, yarari olmuyormus. Bir takim düsünceleri varmis ama uygulamaya koyamiyormus bir türlü.
Köyün girisinde "Doga Egitim Merkezi" var. Ilk zaman, ilk açilisinda Il Orman Müdürlügü'ne bagli olarak açilmis. Daha sonra Il Çevre Müdürlügüne baglanmis. 2010'da açilmis. Burada çocuklar doga, dogal varliklar hakkinda egitim aliyorlarmis. 24 yatakli bir yer. Kiz ve erkek ögrenciler, ayri bölmelerde yatili kalabiliyor. Ögretmenlerin barinmalari, kalmalari için yerleri ayrica var. Günümüzde nasil çalisir, bir gün gidip görmek, sormak, ögrenmek gerekir.
Ve kanayan yara, okullar, ilkögretim okulu. Çevre köylerden gelen çocuklar sayesinde açik. Iyi de, o köylerden de iki çocuk, bes çocuk, üç çocuk… Bu gidisle gitgide azaliyor. Pek yakin zamanda kapanabilir Dereköy'ün okulu da. Yazik olacak… Köylerimizi göz göre göre yok ediyoruz. Köylerin mütevazi yasamlarini katlediyoruz. Pek kisa zaman sonrasinda yok olmaya yaklasiyor köylerimiz. Dünün beldesi, belki ilçe bile olabilecek yeterlilikte ve gereklilikte olan Dereköy'e bakinca, insan hayiflaniyor.
Köyleri kaybetmek demek, dogalligi, içtenligi, hilesizligi, toplumun ana nüvesini yitirmek oluyor.
Muhtar Remzi Kasap'a ve Dereköylülere kolayliklar diliyoruz. Selamlar olsun…
şimdi bir de a.k.partisinin teşvikiyle siyanür ile altın çıkaracak olan madenciler geldi köye tam oldu.. yazıklar olsun..