Insanoglu meraklidir. Merak, ilgiye ve bilgiye vesile olmustur. Cekette ilik varsa dügmeye de gerek vardir. Ilgi neredeyse bilgi de oradadir. Bilgilenmek için ilgilenmek lazimdir. Bunlar birbirine bagli seylerdir. Mesela insanoglu bastan beri doga olaylarini merak etmistir. Bunun sonucu arastirmis, incelemis, sorusturmus, gözlemlemis, tecrübe etmis sonunda birtakim yeni bilgilere, olaylarin nedenlerine ulasmistir. Bugün dünya bilim tarihinde merakli insanlarin, arastirma yapanlarin, kesif ve buluslarda olanlarin daha çok Bati dünyasinda yer aldigi belirtilmektedir. Sözgelimi Bati dünyasinda, dünyayi aklin hükmü altina alan 300’e yakin bilim adami varsa Doguda bu sayi 8-10 dolayindadir.
Bundan iki ay kadar önce gazeteler ünlü Ingiliz fizik bilgini Stephan Hawking “Evreni (Kainati) Tanri’nin yaratmadigi iddiasinda bulundugunu yazmislardir. Yani bu ünlü fizik bilginine göre evren kendi içinden, kendi sartlari ve nedenleri ile vücut bulmustur. Bu nedenle yaratilmasinda Tanri’nin rolü olmamistir. Ingiliz bilgin bu iddiasini yakinda çikacak olan “BÜYÜK TASARIM” adli kitabinda dile getirmistir.
Evrenin bir kaos (karisiklik) içinde meydana gelmedigini ileri süren, kendinden önceki bilginlere gönderme yapan, onlarin bilgilerini çürütmeye çalisan Stephan Hawking, mümkün olursa yeni durumu insan mantiginin anlayabilecegini söylemektedir. “ZAMAN TARIHI” adli kitabinda evreni Tanri’nin yarattigini söyleyen anlayisla uyum içinde oldugunu belirten Stephan Hawking, bu kez yeni kitabinda yeni bir görüse yer vermektedir.
Dünyada her bilgi yeni bilgiye, her tasarim yeni bir tasarima açiktir. Ilk bilgimiz son ögrendigimiz bilgiyle kismen veya tümden degisebilir. Yüzyillar önce “Dünyanin sancisi tutmus dakikada bir olay doguruyor” diyen Batili bilginler bu kez bu olaylardan birini bu biçim de yorumlayarak, insanoglunun bilgisine ve elestirisine sunmaktadir.
Bilindigi üzere bu Ingiliz bilgini felçlidir, belden asagisi tutmamaktadir ve de konusamamaktadir. Bir firsatini bulursa uzaya da gitmeyi düsünmektedir. Tabii Ingiliz bilginin uzayi merak etmesi dogaldir. Uzayi bir fizik alimi olarak görmek, gözlemlemek bir baskadir. Insanoglu bu meraki yüzünden uzayin derinliklerine gitmis, aya konmus, bir takim yeni bilgilere ulasmis, uzayda deneyler yapmis, UZAY HUKUKU’nu, UZAY MÜLKÜYETI’ni, UZAY MÜZIÄzI’ni yaratmistir. Hatta Amerika uzay sartlarina, uzay savaslarina göre askeri birlikler olusturmustur. Bu baglamda Dogulu bir sair, “60 yillik ömrü olan insanoglu kalkmis bin yil sonrasini düsünmektedir” der. Tabii insanin bin yil sonrasini düsünmesi kendine yakisan bir seydir. Dünyada gelecegi insandan baska düsünen bir varlik var ki? Bu bakimdan insanoglunun dün oldugu gibi bugün de, yarin da rolü büyüktür. Ingiliz bilgin “Rolü Büyük” olan insanlardan biridir. “DEHA” dedigimiz sey bu rolü oynayanlarda vardir. Dünyanin geri kalmis bir yarimküresinde insanlarin, halklarin Kurtulus Atesi’ni Mustafa Kemal’den baska tutusturan var mi? Bu yüzden Dogulu ikbal ve iktidar düskünleri, Sülale Devletleri, oligarsik zümreler Mustafa Kemal’den rahatsizdirlar. Onlar için Türkiye’de KEMALIZM’in basariya gitmesini istememekte, ülkenin içinde kendilerine göre isbirlikçiler bulmaktadirlar. Ama çare yok, karanligi bir mum isigi bile aydinlatmaya, bogmaya yeterlidir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol