"DÜNYA AKLIN HÜKMÜNDE" DIYE BIR GERÇEK VARDIR

Cumhuriyet Akil Yolu’nu açmis, bilmi rehber kabul etmis yeni bir TÜRKIYE PROJESI’dir. Onu Mustafa Kemal Atatürk, “Hayatta en hakki mürsit (yol gösterici) bilimdir” diye formüle etmistir. Yani bir anlamda ileri ülkelerin yasam biçimi haline getirdikleri Akilcilik ve Gerçekçilik bizim de çagdaslasma yolumuz olmustur. Daha baska türlü ifade etmek gerekirse cumhuriyeti kuranlar akli, bilmi inancin, dinin önüne koymuslardir. Okul bu anlayisla caminin yanina gelmis, ögretmen bu düsünce ile imami köyün her seyi olmaktan kurtarmistir. Yani Türkiye, Atatürk Devrimi ile inançtan bilme, uygarligi yaratan akla dönüs yapmistir. Islam, Türkiye’de hurafelerden arinarak AKIL DINI olmustur. Insanimizin ne kadar akli varsa o kadar dini vardir. Bilenle bilmeyenin bir olmadigini söyleyen Islam’in bu gerçegi kabul görmüstür. Nitekim cumhuriyetin 27 yili (1923-1950) böyle geçmis, yetisen kusaklar bu zihniyetin isiginda egitim görmüslerdir. Bu egitim, LAIK EÄzITIM, Islam SEKÜLER DIN’di. Fakat ne var ki 1950’den sonra Türkiye’de KARSI DEVRIM’i baslatanlar cumhuriyetin bu yasam ve düsünce biçimine gölge düsürmüsler, irtica-i ülkenin üzerine örtü yapmislardir. Bugün TÜBITAK gibi bir bilim ve arastirma kurumunda darvin’in sansürlenmesi bunun sonucudur. Oyas Darvin’in Evrim Teorisi bizim üyesi olmaya çalistigimiz Avrupa Birligi tarafindan egitim ve ögretim konusu kabul edilmistir.

Yillar önce, 1970’li yillarin ortasinda Cumhuriyet Gazetesinde yazilari çikan, Istanbul Üniversitesi ögretim üyelerinden Doç. Dr. Sirri Akinci ile tanismistim. Sonra dost olmustuk. Bana 1977 yilinda yayimladigi “INANÇTAN BILME” adli kitabini imzalayip vermisti. Günlerden 9 Mart 1978 idi. Siyasi bir karmasa ve tartisma vardi memlekette. Din o zamanlar da siyaset ve ticaret için kullaniliyordu. Tavandakiler tabandakilerin dini duygularini oksuyorlardi. Yani inanç sömürüsü yapiliyordu. Doç. Dr. Sirri Akinci böyle bir ortamda bulustugumuzda inançla ilgili rahmetli Ismet Zeki Eyüpoglu’ndan söyle bir tanim aktarmisti:

“Bir kimsenin yasamini, davranislarini etkileyen, baskasindan ögrenme yoluyla kazanilan düsünce varligidir.” Daha sonra bu tanima sunlari eklemisti: “Yasamimiz, Davranislarimiz, Düsünce varligi” diye belirtilenler gerçekte bizim dünya görüsümüzü yansitan kavramlardir. Bu nedenle hayatta dinin insana kabul ettirdigi bir hayat ve dünya görüsü vardir. Insan Adem’in soyundan gelmistir. Bu yüzden suçlarla, günahlarla yüklü bir yasami vardir. Suçlardan, günahlardan arinmasi ahlaki tamamlamasina baglidir. Zaten Peygamber de “Ben Ahlaki Tamamlamaya Geldim” demistir. Türkiye’de dini egitim bu ahlaki tamamlayacak kusaklar yetistirmeye yöneliktir. Altmis yildan beri bu egitim yapilmaktadir. Neredeyse üç kusak geçmistir, fakat hâlâ insanlar ahlakin giderek bozuldugundan yakinmaktadirlar. Acaba siyasiler ve tabii Amerika Türkiye’nin daha fazla Islamlasmasini mi istemektedirler? Gidisat onu göstermektedir. Bu baglamda sorun suradadir:

“Daha fazla egitim. Daha yaygin ögretim. Köklü ve kapsamli bir Halk Egitimi.. Bu tür bir egitim insanimizi degistirecektir. Uygar yapacaktir. Çöpünü yere atmayacaktir. Çevreyi temiz tutacaktir. Harama el uzatmayacaktir. Kisaca, bugünden daha fazla kendisiyle tutarli olacaktir. Ileri ülke halklari böyle daha insanî olmuslardir. Tabii sonuç itibariyle kafalarin, zihniyetin degismesi, Bati’ya bakip Doguyu düsünmekten vazgeçilmesi lazim. Bunu da simdilerde konusan yoktur. Bu nedenle isimiz zordur, sikayetimiz bitmeyecektir.”

                                  

                                    nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol