Futbolu bilmem. Köyümün futbol sahasinda arkadaslarim paçavra bezleri yuvarlayarak yaptiklari topla oynarlarken onlari seyrederdim. Köyüm Poyrali Cumhuriyet tarihinde köyde spor kulübü kurmus ilk köydür. Cumhuriyetin daha ilk yillarinda Poyrali'da insanlar futbol oynarlardi. Ben seyrederdim. Kader bizi yillar ve yillar sonrasi, 1970'li yillarin ortasinda Kirklarelispor Baskani olarak gördü. Kirklarelisporun basina üç defa geldim ve gittim. Tanklarin gölgesinde top oynattim. Istanbul gazetelerinin ünlü spor yazarlarindan Gündüz Kiliç gibilerin Kirklarelispor'u tanimalarina vesile oldum. Ünlü sunucu ve spiker Halit Kivanç'in Kirklareli'nde spor üzerine konferans vermesini sagladim. Sonra Milliyet'ten Spor Yazarligi teklifi aldim ve spor yazari oldum. Burada kendimden söz ettigim için özür dilerim. Dünya futbol tarihine geçen Kirklarelili futbolcu da, futbolcu olmayi istemiyordu ama yasiyla, basiyla, ayaklariyla tarihe geçti, Dünya Rekorlar Kitabina girdi. Hikayesini burada yazmayacagim. Zira onu yazmakta oldugum "KIRKLARELI'NI GEÇMIÅzTEN GELECEÄzE TAÅzIYANLAR" kitabima aldim. Ancak bu vesileyle sunu söyleyeyim ki Kirklareli her dalda insan yetistirmis, potansiyeli zengin, ufku genis bir yerdir. Hiç kimse Kirklareli'nin bugünkü haline bakarak aldanmasin. Hollanda'nin Türk kökenli ilk nükleer mühendisi (Atom Mühendisi) Kirklareli'nde yasamaktadir. Elli Türk Lirasi üzerinde resmi bulunan kadin Kirklareli kökenli bir ailenin kizidir. Osmanli Devleti'nin en büyük DEVLET ADAMI nisanini Kirklareli kökenli biri almistir.
Daha önceki bir yazimda Kirklareli'nin aydinligi, egitimdeki basarisi tesadüf degildir diye yazmistim. Osmanlilar zamaninda okullara kara tahtayi ve tebesiri sokanin ve Osmanlilarin ilk egitimcisi olanin Kirklarelili oldugunu, geçmiste burada bir okula adi verildigini kim bilir ki..? Ancak ne var ki, denizin içinde baliklar denizin kiymetini bilmezler. Tabii bilgiler gün isigina çikmamissa, bilgi kaynaklari yoksa insanlar nereden bilecekler Kirklareli'nde büyük salkimli üzümler yetistigini, baglarinda insanoglunun kayboldugunu..
Biz yolun basinda degil, sonundayiz. Ömrümüz yeterse birtakim kayip bilgileri çikarmaya devam edecegiz. Insanlar ister okusunlar ister okumasinlar, ancak bilginin gün isigina çikmasi, kagidin üstüne düsmesi lazimdir.
Kirklareli'ni büyük ölçüde yazdigim "EFSANEDEN GERÇEÄzE KIRKLARELI" kitabinin içine koydugumu saniyorum. Kitaptaki bilgileri 25 yil arastirdim, iki yilda yazdim, üç bin adet basilan kitaptan elime eski para ile 42 milyon lira geçti. Oysa bilgi kendiliginden ayagimiza gelmiyor. Bilgiye, bilginin kaynagina siz gidiyorsunuz. Bilgi bir kitapta bulunuyorsa o kitabi satin aliyorsunuz, degilse bilgiyi satana (isterse) para veriyorsunuz. Böylece igne ile kuyu kaziyorsunuz. Bu bir Türkiye gerçegi, tasrada yasamanin sanssizligidir.
Kulagima geldi. Dogru yanlis, bilmiyorum. Ben günlük yazilarimda ayni konulari, ayni içerikli yazilari yazmiyorum. Insanlarin bilmediklerini bilmeleri gerekeni yaziyorum ve bilgiyi degisik açilardan yorumlayarak okuyucunun önüne koymaya çalisiyorum. Bunu Pir askina yapiyorum. Bu ülkede bilmeyenlerin bilenler üzerinde hakki olduguna inaniyorum. Onu yapiyorum. Atesböcegi kadar olan isigimi karanligin üstüne tutmaya çalisiyorum. Yapiyorum yapamiyorum ama yaziyorum, anlatiyorum, bir sona dogru gidiyorum.
Not: Kendimden söz etmek zorunda kaldigim için bir kez daha özür dilerim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol