"DÜNYA KADINLAR GÜNÜ" ithal bir gün ama Türk Kadini için de gerekli bir gün. Zira Türk kadininin da çözümsüz kalmis, tartismasi yapilmamis köklü sorunlari vardir. Gerçi Atatürk dünyada ve Avrupa'da birçok ülkeden önce kadina sosyal ve siyasal haklar tanimis, kullanmalarina imkan vermistir ama degisen zaman ve gelisen sartlar içersinde kadinin önüne yeni sorunlar gelmistir.
Cumhuriyet öncesine gidersek rahmetli yazar Duygu Asena'nin dedigi gibi, "KADININ ADI YOK"tur. Adi olmadigi gibi yeri de belli degildir. Ne aile içersinde, ne sosyal, siyasal ve ekonomik alanda kadin ortalikta görünmemektedir. Bugün dahi kadin erkegin gerisindedir. Türk kadini kendisine taninmis olan haklari kullanamadigi gibi, kullanmada engellerle karsilastigi gibi, yeni haklar elde etmek için de bir mücadelesi yoktur. Bu yüzden KADIN çözümsüz sorunlar çemberi içinde kalmistir. Ve giderek de Türk kadininin sorunlari büyümekte, çesitlenmekte, karmasik hale gelmektedir.
Türk kadini toplumun yarisidir. Ancak çalisma hayatinda yüzde 26 oraninda temsil edilmektedir. Is ve devlet sektöründe yönetici olarak en alt düzeylerdedir. Yasalar önünde erkege esittir ama evlilik hayatinda mülk sahibi olmada erkegin çok gerisindedir. Siyasi hayatta ise hemen hemen yok gibidir. Parlamentoda, Il Genel ve Belediye Meclislerinde yeri sinirlidir.
Bunlarin disinda Türk kadininin Töre, Kuma, Baslik Parasi adi altinda satilip alinma gibi çagdisi sorunlari vardir. Asil önemlisi son yillarda erkege karsi daha savunmasiz kalmis olmasidir.
Bugün ülkemizde bu sorunlarin isiginda iki tür kadin vardir: Biri KURTULMUÅz KADIN, digeri, KURTARILMAYI BEKLEYEN KADIN.. Toplumda, aile hayatinda KURTULMUÅz KADIN, haklarini bilen, bunlari bilgili ve bilinçli bir sekilde savunup kullanan kadindir. Fakat ne yazik ki Türk toplumunda bu tür kadin azinliktadir. Bu tür kadin bile bizim toplumda bazi durumlarda tehdit altindadir.
Asil sorun, KURTARILMAYI BEKLEYEN KADIN'dadir. Onun ekonomik bagimsizligi, sosyal güvencesi yoktur. Türkiye'de bu tür kadinin 3.5-4 milyonu her gün eslerinden, yakinlarindan dayak yemektedir. Namus cinayetine daha çok maruz kalan odur. Toplumda ve aile içinde yeri, statüsü belirgin degildir. Evde sosyal güvencesi olmayan isçidir. Evin içinde, ahirda, samanlikta, kirda, bayirda, bagda ve bahçede o vardir. Türkiye'de KADIN SORUNU bu tür kadinin sahsinda toplanmistir. Kisaca bu tür kadinin yani kurtarilmayi bekleyen kadinin Türkiye'de adi yoktur.
KADIN SORUNU'nun giderek önem kazanmasi üzerine devlet hayatinda, hükümet içersinde AILEDEN SORUMLU DEVLET BAKANLIÄzI kurulmustur. Kadinlara, Bakan Hanim'in adini sorsak bilmezler. O da zaten Aile Sorunlari üzerine gitmekten kaçinir görünmektedir. Son yillarda kadin cinayetlerinin artmasi, kadinin kurtulusu Siginma Evleri'nde bulmasi, kadinin korunamamasi giderek büyüyen bir KADIN SORUNU olmustur. KADIN DEVRIMI yarim kalmistir. Çok partili hayatta kadinin demokratik haklari pek dikkate alinmamistir. Kadinin kendisini gelistirme, sosyal güvenceye alma gibi mücadelesi önemli engellerle karsilasmistir. Kadin elde ettigi haklari kullanmada bugün daha zor sartlar karsisindadir. Aile ve Mahalle Baskisi vardir. 2011 yilinin DÜNYA KADINLAR GÜNÜ'nde Türk kadini ciddi sorunlarla karsi karsiyadir. Cumhuriyetin Öncü Kadinlari, çaresiz kadinin önüne düsmeli, yaninda olmalidir. Kadin haklari savunuculari dünden daha yüksek sesle, kadinin sorunlarini dile getirmelidirler. Kirmadan, dökmeden her zemin ve sartta kadin savunulmali, yalniz birakilmamalidir. Toplumun ve ailenin esenligi için kadinlarimizin daha az sorunlu olmalari önem tasimaktadir. Bunlarin isiginda Dünya Kadinlar Günü kutlu olsun derim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol