DÜNYA OKUMA YAZMA GÜNÜNDE OKUR YAZARLIĞIMIZ

"Her yıl dünyada okuryazarlıkla ilgili sorunlara dikkati çekmek amacıyla düzenlenen 8 Eylül DÜNYA OKUMA YAZMA GÜNÜ" geride kaldı ama günle ilgili gerçeğimiz yerinde durmakta, bu tutumla da değişmesi de beklenmemektedir. 1967 yılında Birleşmiş Milletler Teşkilatı'nın UNESCO kolu tarafından düzenlenen Dünya Okuma Yazma Günü'nde Türkiye'de 3 milyon kişinin okuma yazma bilmediği, 3 milyon kişinin de hiç okula gitmeden kendi kendilerine okuma yazmayı öğrendikleri açıklandı. Açıklamada okuma yazma bilmeyenlerin daha çok kadınlardan oluştuğu da belirtildi.
Araştırma sonucuna itibar etsek bile Cumhuriyetin ilanından bu yana, 89 yıldan beri devam eden Okuma Yazma Seferberliği'ni hala sonlandıramadığımız anlaşılmaktadır. Bu, tabii düşündürücüdür. Okuma Yazma Seferberliğinin gevşediği, okuma yazmayı öğrenmiş olanların zaman içerisinde bu becerilerini kaybettikleri akla gelmektedir. Bizde okuma yazma çalışmalarını 1932 yılından 1950 yılına kadar Atatürk'ün kurduğu Halkevleri ve Halkodaları yapmıştır. 27 Mayıs 1960 Müdahalesi'nden sonra da bir süre için yurttaşlarımız açılan Gece Dershaneleri'ne devam etmişler, okuma yazmayı öğrenmişlerdir. Ancak ne var ki bizde HALKEĞİTİMİ devamlılık göstermediği için insanlarımız öğrendikleri okuma yazma becerisini yitirmişlerdir. Okuma yazma İlkokula gitmeden kendi kendilerine öğrendiklerini söylediğimiz 3 milyon yurttaşımız bu gece Dershanelerine gitmiş olanlardır.
Bir ülkede okuma yazma bilmeyenler, okuryazarlığını yitirenler varsa orada eğitim politikalarının sorgulanması gerekir. Çünkü zamanımız daha fazla düzeyde okuryazarlığı gerektirmektedir. 12 yıldan beri içinde olduğumuz 21.nci yüzyılın sloganı ÖMÜR BOYU EĞİTİM'dir. Fakat ne yazık ki ülkemizde Ömür Boyu Eğitim'in lafı bile geçmiş değildir. Gerçi 1950'li yıllarda Halkevlerinin bıraktığı boşluğu doldurmak amacıyla Halk Eğitim Teşkilati kurulmuştur ama bu teşkilat yaygın bir Okuma Yazma çalışmaları yapmış değildir. İstekli olan bir takım yurttaşlar için çeşitli mesleki kurslar açmakla yetinmektedir. Şunca yıldan beri cehaletin üstüne gitmiş, kitlelere ulaşmış değildir.
Bugün ülkemizde "CEHALET, KALİTESİZ EĞİTİM" ciddi bir sorundur. CUMHURİYET PROJESİ'nde yer alan AYDINLANMA şunca yıldan sonra nerede ise karanlığa dönüşecektir. Bir araştırma yapılsa, bugün itibariyle ülkemizde acaba kaç milyon kişinin cebinde kağıt-kalem, evinde kitap vardır? Oysa Kalem ve Kağıt okur yazarlığın, bilginin, kültürün ilk araçlarıdır. Bunları cebinde bulundurma alışkanlığını kazanmış insanlardan oluşan bir toplum değiliz. Fransa'nın ünlü roman yazarı H. Balzac'ın heykelinin kaidesinde, "NAPOLYON'nun KILIÇLA YAPMADIĞINI BALZAC KALEMİ İLE YAPTI" diye yazılıdır. Biz, kalem ve kağıdın gücünün henüz farkına varmış değiliz. Bu nedenle okumayanlarımız, yazmayı bilmeyenlerimiz, okuma yazma becerisini kaybedenlerimiz vardır ve bunların sayısı giderek çoğalmaktadır. Yakın zamana kadar çoğunluğu kadınlar olmak üzere 7 milyon okuma yazma bilmeyen insanımız olduğu söyleniyordu. Hala da o kadar olduğunu tahmin ediyoruz. Onların karanlık dünyasına ışık tutmak gerekir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol