EFSANE KADINLARDAN KLEOPATRA VE ÖTEKILER

Artilarin kayboldugu bir yerde eksilerden söz edilir. Eksiler, yamuklar kadar toplum sorunudur. Bugün toplumumuzda yamuklardan dogrular, eksilerden artilar kaybolmus gibidir. Bu yüzden artik ciddi konular da toplumun gündeminden, medyanin kaleminden düsmeye baslamistir. Baksaniza televizyonlar bir olaya sarildiklarinda günlerce ondan söz ediyorlar, temcit pilavi gibi topluma sunuyorlar. O nedenle havadan sudan, kadindan kizdan magazin türü haberler, yazilar daha çok ilgi çeker olmustur. Biz de bugün tarihin efsane kadini Kleopatra'dan söz ederek fikri tansiyonu, düsünsel harareti düsürmeye çalisacagiz. Böylesini denemek hiç hosumuza gitmiyor ama modaya uymanin da bazen yarari dokundugu olmustur.
Kahire'den bundan birkaç yil önce geçilen bir haberde Misir'in tarihte sahane kadinlarindan, krallarin kraliçesi Kleopatra güzelligi ile taninirken, meger kadin son derece çirkinmis. Çirkinligi 2 bin yil önce basilan bir paranin üstündeki resminin tetkikinden anlasilmis. Alni dar, çenesi düsük, dudaklari ince ve burnu uzunmus. Oysa Kleopatra güzelligi ile fettan bir kadin olarak taninirdi. O kadar ki, bu güzelligi ile birçok sair onun için siir, birçok yazar ise kitap yazmistir. Zira Kleopatra sesi güzel, zekasi keskin, endami cazip bir kadin olarak tarihe geçmistir. Bilindigi gibi Kleopatra Roma Imparatoru Mark Antuvan ile evliydi.
Mitolojide de güzelligi temsil eden tanriçalar vardir. Güzel ve sarisin kadinlari Afrodit'e benzetirler. Fizigi bu tür olan cazibeli kadinlara "Afrodit gibi kadin" tanimlamasi yaparlar. Mesela bizim sinema sanatçilari içersinde Cahide Sonku, Afrodit'e benzetilirdi. Åzahane bir kadindi. 1960'li yillarin ortalarinda Lüleburgaz'li sair, tiyatro ve sinema sanatçisi Cahit Irgat ile "CAHITLER TIYATROSU"nu kurmuslardi. Lüleburgaz'da bu adla "BÖLGE TIYATROSU" yapmaya baslamislardi. Fakat basarili olamadilar. Bir aralik Kirklareli'ne gelip Gümrük Han'da yatip kalktilar. O zaman Cahide Sonku'yu tanimis, konusmus ve tekrar bir deneme yapmayi düsündükleri için kendilerine Halkevinden ödünç sanatçilar vermistim. Bazen güzelliklerin de para etmedigini o zaman anlamistim. Tabii yine ilgi görmediler, çekip Istanbul'a gittiler. Cahit Irgat'i bilmiyorum ama Cahide Sonku sefalet içinde öldü. Oysa o, Türk sinemasinin, Yesilçam'in kraliçesi idi. "Irgat'in Türküsü" sairi Cahit Irgat ise hem sinemanin hem de tiyatronun kraliydi.
Magazin, gazete ve dergilerine konu ve kapak olan daha birçok kadin vardir. Ama onlar dünya güzelleri yaninda yereldirler. Bize göre kraliçelikleri yereldi.
Rus Çariçesi Katerina'nin güzelligi hakkinda bir bilgim yoktur. Ancak tarihçiler onun Baltaci Mehmet Pasa'yi çadirinda ziyaret ettigini söylerler ki Purut Savasi'ni bu yüzden kaybettigimizi söylerler. Ne kadar dogrudur bilemem. Ancak Çadir Hikayesi halka kadar inmistir.
Iran Åzahi Riza Pehlevi'nin esi Süreyya da sahane bir kraliçe idi. Iran'a veliaht doguramadigi için sah, saltanatin gelecegi için onu bosamak zorunda kalmisti. Åzahin babasi Atatürk'ün dostu idi. Atatürk'ü ziyarete gelmisti. Ziyaretten döndükten sonra Afgan Krali Emrullah Han gibi bir takim yenilikler yapmak isteyince basi derde girmisti. Krallarin, Åzahlarin Atatürk'e özenmeleri onun gibi olmak ve benzemek istemeleri bile baslarina is açmistir. Arap Bahari'ni yaratan kitleler "ATATÜRK GIBI BIR DEVRIM ve DEVRIMCI ISTEMEYIZ" demediler mi?
Bugün de böyle iste. Dereden tepeden söz ederek de yazi yazilabiliyormus meger.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol