65 ülkenin yer aldığı (OECD) yani Ekonomik İşbirliği İlkeleri öğrencileri üzerine hazırlanan rapor birkaç gün önce açıklandı. Matematik ve okuma üzerine 510 bin öğrenci ile yapılan çalışmalarda Türk öğrencilerinin gerek matematik gerekse okumada yüzde 50'nin altında not alarak sıralamanın altına düşmüşlerdir. Uzmanlar Türkiye'nin 2012 yılındaki sonuçların altına düştüğünü söylemişlerdir. Bu sıralamada Uruguay ve Tayland bulunmaktadır. Türk öğrencileri bilgi seviyesi açısından çok düşük notlar almışlardır. Yani matematik problemlerini çözememiş, okuduklarını anlamamış, OECD ülkeler topluluğunun bu raporuna göre Türkiye'de ciddi biçimde bir EĞİTİM SORUNU VARDIR.
Aslında ve gerçekte Türkiye'nin Eğitim Sorunu çok partili hayata geçtikten, 1950 yılında iktidar değişikliği gerçekleştikten sonra başlamıştır. Bu süreçten itibaren Laik Eğitim'in yapısını değiştirecek uygulamalar başlamış, Eğitim Birliği'nin bozulması gündeme gelmiştir. O 1950'li yıllarda Eğitimin içeriği de tartışma konusu yapılmıştır. Türk Eğitim Programları incelendiğinde programlarda Fen Derslerine karşılık Sosyal Bilgiler Ders saatlerinin daha fazla aldığı Akdeniz ve Avrupa Ülkeleri ders programları incelendiği zaman anlaşılmıştır. Sonuçta 1950 yıllarının sonuna doğru EĞİTİM MİLLİ KOMİSYONU kurulmuş, sistem gözden geçirilmiş, eğitimde reform yapılması öngörülmüştür.
Buna göre Eğitim Milli Komisyonu raporunda yer alan yenilikler üzerine tartışmalar başlamıştır. Mesela komisyonun raporunda Atatürk'ün Halkevleri'nin, Köy Enstitüleri'nin tekrar açılmaları tavsiyesine karşı çıkan çevreler olmuştur. Nitekim bu raporun öngördüğü EĞİTİM REFORMU yapılamamış, Eğitim Milli Komisyonunun Raporu rafa kaldırılmıştır. Raporun sadece İlköğretim Programı'nda yeni uygulamalar üzerinde durulmuştur. Yani ilkokullarda Yeni Öğretim Metotları uygulamaya geçilmiştir. Buna göre BİLGİYE KÜME YANI Batı Uygarlığını yaratan EKİP ÇALIŞMALARI ile gidilmesi süreci başlamıştır. Ancak İlkokullarda bir konunun sınıf kümeleri arasında bölünerek araştırılması, toplanan bilgilerin Küme Raporu ile sınıfa sunulması rapor üzerinde yapılan tartışmaların nedeni, niçini anlaşılmadan uygulama sürdürülmüş, yöntem eski öğretim alışkanlıkları içinde yozlaşmıştır. Şimdi o Eğitim-Öğretim Programlarından geri kalan dinamik ve fonksiyonel tarafı ne kadar uygulanmaktadır bilmiyorum.
Bu sonuçtan şu anlaşılıyor ki Türk Eğitim Sistemi'nde köklü (Radikal) bir reform yapılamamıştır. Aksine, sistemde yozlaşma, bozulma devam etmiş, bugün itibariyle ortada Yamalı Bohça'ya benzeyen durum belirmiştir.
Şüphesiz bugünkü Eğitim Programları ve anlayışı ile kaliteli, okuduğunu anlayan ve anlatan, insanlar yetiştirmek, zamana uygun bir Eğitim Sistemi yaratmak, onunla başarılı olmak mümkün değildir. Çünkü uygulanan programlar akılcı ve realist değildir. Programların felsefesi, mantığı yoktur. Bugün ülkemizde eğitim değil, eğitimsizlik, Okulculuk hakimdir. Tabii bu tür uygulama ortaya matematik problemlerini çözemeyecek, okuduğunu anlamayacak, anlatamayacak insanlar yetiştirecektir. Gerçeği görmemiz, üstüne gitmemiz gerekir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol