EĞİTİM YİNE VE HER ZAMAN EĞİTİM

Türkiye Okullu ve resmi eğitime geç başlamış bir ülkedir. Osmanlılar eğitime-öğretime önem vermemişlerdir. 1839 yılına kadar durum maalesef böyledir. Eğitimsiz bir toplumla çürümüş bir devleti kurtarmaya kalkmışlardır. Osmanlı Devleti'nin temellerinden çökmekte olduğunu gören de Mustafa Kemal Atatürk olmuştur.
Osmanlılar'da Tanzimat'tan itibaren başlayan eğitimle 1923 Cumhuriyetin ilanına gelindiğinde 11-12 milyon olan bir nüfus, yüzde 90'nı okuma yazma bilmeyen bir cahil halk vardır. Osmanlı'nın cumhuriyete devrettiği bu acı gerçektir.
Mustafa Kemal, Cumhuriyet ile birlikte ve hatta işgal altında iken halkın eğitim ve öğretimine el atmıştır. Halk okuma yazmayı çabuk öğrenmesi için YAZI DEĞİŞİKLİĞİ yani HARF DEVRİMİ yapmış, halka okuma yazmayı öğretebilmek için MİLLET MEKTEPLERİ'ni açmış ve sıra bütün Türkiye'de halk nerede bir dershane, nerede bir okuma-yazma yapılan yer gömüşse oraya yazılıp, Millet Mektepleri'nin öğrencisi olmuştur. Cumhuriyetin başlattığı eğitim-öğretim sürecinde ülkenin nüfusu 90. yılda 75 milyonu bulmuş, okuma yazma bilenler yüzde 90'na varmıştır. Ancak sorun bitmemiştir. Eğitimde sorunların bitirilmesine çalışılırken çapsız yöneticiler yeni sorunlar yaratmışlardır. Örneğin, 1950'de Halk Eğitimi yapan, HALKEVLERİ ve HALKODALARI, köye öğretmen yetiştiren Köy Enstitüleri kapatılmış, eğitim süresi uzatılmamış (beş yıl olarak kalmış), Okuma Yazma amaçlı GECE DERSHANELERİ eyleminden vazgeçilmiştir. En önemlisi eğitim sistemi bozulmuş, EĞİTİM BİRLİĞİ ve eğitimin laik içeriği terk edilmiştir. Bugün Türkiye Okuma-Yazma'da geri kalmış bir ülke olmuştur. Çevremiz ülkeleri hemen hemen hepsi halklarının eğitimini tamamlamış, SÜREKLİ EĞİTİM dönemine geçmişlerdir.
Bugün ülkemizde okuma yazma bilmeyen 10 milyonun üstünde insan vardır. Halka eğitim verilmedi için halk, eğitim alanında geri kalmıştır. Eğitimin kalitesi düşmüştür. Büyük oranda öğretmen ve dershane açığı meydana gelmiştir. Kadınlarda eğitim genel eğitim düzeyinin altına düşmüştür, her yüz kızdan 28'i okul dışı kalmıştır. Okumuş olanlar içinde belli bir oranda kadın okuma-yazmayı unutmuştur.
Bu durumda Türkiye hiç vakit yitirmeden Çağdaş Eğitim gerek ve gerçeklerine göre bir EĞİTİM SİSTEMİ kurmak, kaliteli eğitime geçmek zorundadır. Cumhuriyetin Yöneticileri halkı kesintisiz eğitime tabi tutmanın zamanının gelip geçtiğini görerek harekete geçmelidirler. Hiç unutmayalım ki ülkeyi düzlüğe çıkaracak gücü görmüşlerdir. Bundan sonraki eğitim hareketi ile Türkiye cehalet sarmalından kurtarılmalıdır. Bu yazıyı okuyanlar muhtemelen çok karamsar bir tablo çizdiğimi düşüneceklerdir ama ben onlara Türkiye nüfusunun yüzde 40'nın köylerde yaşadığını, 20 yıldan beri köylerde eğitim yapılmadığını hatırlatmak isterim. Demokrasi ile yönetilmek istiyorsak eğitimi hızlandırmak, eğitimsiz insan bırakmamak zorundayız, demokrasi eğitimli insanlar yönetimidir. İyi bir idaredir fakat zor bir idaredir. Böyle biline.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol