20 Agustos’da Afganistan’da seçim yapilacaktir. Seçim hazirliklari hizla devam etmektedir. Son derece geri ve isgal altindaki bir ülkede Amerikanvari bir seçim nasil olacaktir bilmiyorum. Türkiye 60 yildir çok partili bir hayati yasar fakat hala kirmali, dökmeli seçimi geride birakabilmis degildir.
1958 yilinda Ankara’da Ordonat Dairesinde Yedeksubaylik görevimi yaparken Afganistan Ordonat Daire baskani bir general de orada staj yapiyordu. Ordonatligin görevlerini ögrenmeye çalisiyordu. Türkmen kökenli bir asker oldugu için arada bir konusuyorduk. Afganistan’in geriligini ondan ögrenmistim. Geçen gün bir gazetede “3 bin esek Afganistan seçimlerinde görev yapacak” haberini okuyunca sasirdim. Çünkü Afganistan daglik, kayalik, dogru dürüst yolu olmayan bir ülkedir. Bu nedenle dünyaya kapalidir. Yirmi yirmibes yil önce Ruslarin, birkaç yildan beri Amerikanlilarin isgali altindadir. Taliban denilen irticai bir örgütle de basi derttedir. Afganistan’da seriat hükümleri geçerlidir.
Böylesine geri bir ülkede demokratik bir seçimin nasil olacagini düsünebiliyor musunuz? O kadar zor bir seçim olacaktir ki esekler bile bu seçim için görevlendirilmislerdir. Seçim sandiklari dag baslarina eseklerle gidecek, oylar esekler sirtinda seçim bürolarina tasinacaktir.
Esek cinsi bir hayvan dünyada zor sartlarin hayvani olarak taninmistir. Bizim de geçmisimizde esekler zor kosullarin hayvani olarak kullanilmislardir. Yol yoksa esekler yol olmayan yerde vardir. Sirtinda ya bir insani ya da bir yükü tasir. Ya da bir akrabaya veya sabana kosulmustur. Esek kadar fedakar bir hayvan yoktur. Bizim Köy Enstitüsünde iken bir hocamiz “Ben esek olmak isterdim” derdi. Tabii ne demek istedigini anlamazdik. Meger Amerika’da da seçimlerin sembolü esekler görülüyor. Seçimin dag baslarindaki agir sartlarin esekler tasiyacaklardir. Gidilmeyen yere onlarla gidilecektir. Tabii Afganistan’in isi kolay degildir. Türkiye’ye yakin, Türkçe konusani çok bir ülkenin böyle kalmasi bizi üzer. Ama ne yapalim ki Afganistan geriligi ve cehaleti yenememistir. Atatürk’ü ziyaret eden Afgan krallarindan Eminullah Han, Atatürk’ün yeniliklerinden etkilenerek Afganistan’da onun yaptigini yapmaya kalkisinca isyan çikmis. Kral ülkesinden kaçmak zorunda kalmisti. Ayni sey Iran’da Sah Riza Pehlevi’nin de basina gelmisti. O da Atatürk’ü ziyaretten sonra yenilik yapmaya kalkismis fakat basina gelmedik kalmamisti. Tabii Kral da, Sah da, Padisah da olsa ATATÜRK olmak kolay degildir. Cehaletin, geriligin üstesinden gelmek zordur.
Yazar Çetin Altan simdi yazilarinda “Esek” adini geçirir mi bilmiyorum. Eski yazilarinda sik sik eseklerden söz eder, bu hayvanin köyde, çayir ve bayirda ve de ahirda çok seyin çaresi oldugunu yazardi. Aradan sunca yil geçtikten sonra eseklerin Afganistan’da da ayni seyi yapar olmalari dünyanin bu hayvandan vazgeçemiyecegini göstermektedir.
Köy çocuguyum fakat esege bindigimi hatirlamiyorum. Çünkü at kosuyorduk. Bilmiyorum ama o zamanlar deneyimli insanlar esekten düsmenin attan düsmekten daha fazla istirap ve tahribat meydana getirdigini söylerlerdi. Yani esekten düsenin attan düsenden daha fazla orasi burasi yaralanir, kirik ve dökügü olur derlerdi.
Söz esekten yani bir baska adiyla merkepten açildi ve bu hayvanin yeryüzündeki rolüne gelindi. Ancak Esek adinin hakaret anlaminda kullanildigini, esek gibi anirmaktan, bagirip çagirmaktan söz etmedik. Esege bu kadar görev yüklemenin haksizlik olacagini düsündük.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol