Meğer bizim gibi düşünenler az değilmiş, kimi telefonla, kimi mektupla, kimi de sözle, bizim gibi düşündüklerini bildirdiler.
Konu o kadar dallanıp budaklandı ki, cenaze törenlerinden, mezar taşlarına kadar uzandı.
Bunların içinden bazılarını seçip, sizlere de sunmak istedik, sanırız beğenseniz de beğenmesiniz de, herhalde okudukça düşüneceksiniz.
Emekli Tümgeneral Nazif Oka ölümünden sonra toprağa girinceye kadar olacakları anlatıyor. "Bir gün açtığında gazeteleri/ Kendi ölüm ilanını göreceksin/ Adın, soyadın ve üstün vasıfların/ Koyarlarsa bir de fotoğrafın/ Çağıracaklar tanıyanları/ Filan gün filan saatte/ Bir cami avlusuna.
Duyanlardan bazıları/ Eşin, dostun, çocukların/ Ve emirle seçilenler/ Bir araya gelecekler/ Kimi gerçekten üzgün/ Kimi adet öyle diye/ Üzgün görünecekler/ Bazıları unutup seni şimdiden/ Sohbet bile edecekler
Tabutun musalla taşında/ Üzerinde bayrak/ Yanında en güzel resmin/ Ve son nöbette iki asker/ Biri ayak, biri baş ucunda/ Dışarıda bir çok çelenk/ Merasim kıtası/ Ve sonunda bineceğin/ Emektar top arabası.
İmam/ Er kişi niyetine/ Kıldıracak namazını/ Sorulduğunda herkes/ Merhumu iyi bilirdik diye/ Bildirecek kanaatini.
Aktaracaklar seni/ Top arabasından/ Cenaze arabasına/ Bando senin için çalarken/ Chopin'in ölüm marşını/ Herkes selam verecek/ Cemaatten bazıları/ Tören bitti diye sevinecek.
Teslim edecekler seni/ Son durağına/ Dualar okunurken/ Yaşlar karışacak belki/ Üstüne konan toprağına."
Bergama Mezarlığı'ndaki bir mezar taşından;
"Mal bıraktın, mülk bıraktın üşüştük,
Kavga ile niza ile bölüştük,
Biz üç karış toprak için dövüştük,
Mezarında huzur ile yat baba.
Çocukların etsinler diye rahat,
Satmadın da geçindin kıt kanaat,
Evladından sana olsun nasihat,
O dünyada malın varsa sat baba."
KASIMPAŞA Mezarlığı'ndaki bir mezar taşından:
"Bir zamanlar ben de Süleyman idim,
Ateşe rüzgara hükümran idim,
Sanmayın ki Sultan Süleyman idim,
Tersanede körükçü Süleyman idim."
MEZAR taşlarından söz edilince, Şair Eşref'in vasiyeti gereği mezar taşına yazılan şu dörtlüğü anmadan olur mu? "Kabrimi kimse ziyaret etmesin Allah için,/ Gelmesin, reddeylerim billahi öz kardaşımı,/ Gözlerim ebna-yı ademden o rütbe yıldı kim,/ İstemem ben fatiha, tek çalmasınlar taşımı."
Eşref, kendi mezar taşına bunların yazılmasını vasiyet ederken, bazılarının mezarına da heykellerinin dikilmesini ve altına da şunların yazılmasını önerir:
"Vükela kabrine heykel dikelim şöyle yazıb:/ Ki, bunun hal-i hayatında yeri münhal idi;/ Sanmayın yevm-i vefatında bilindi kadri,/ Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi!"
Bu dörtlükte, anlamını bilmediğimiz bazı kelimeler olsa bile Eşref'in ne demek istediğini nasıl olsa çıkarmışsınızdır; sadece "vükela" kelimesinin "Bakanlar" anlamına geldiğini söylesek yeter sanırız.
Ölüm acı, kara, kapkara bir olaydır ki; Cahit Sıtkı'nın dediği gibi:
"Neylesin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanmadın olacak.
Kim bilir, nerde, nasıl kaç yaşında
Bir namazlık saltanatın olacak
Taht misali o musalla taşında."
Sayın Komutanım Em. KORGENERAL NAZİF OKA ' ya Buradan Sevgi ve Saygılarımı Sunarım 1985 Aralık -- 1987 Şubat Tarihleri Arasında KARA KUVVETLERİ KURMAY BAŞKANLIĞI DÖNEMİNDE Komutanımın Makam Şöförlüğünü yaparak Askerlik Görevimi ifa ettim emrindeki Askere insanlara nezaketli kıymet verir davranışlarını asla unutamayız 1965 / 3 TERTİP --- TANJU BİRDAL --- İZMİR
Saygıdeğer komutanımAllahtan rahmet diliyorummekanınız cennet olsun.
Sevgili komutanımbenim bazı sporlardaki başarımdan dolayı voleybol takımına smaçor yapmıştınız.her gün desinatör ofisimize gelir benimle sohbet ederdiniz.sizi hiç unutmayacağım.ışıklarda uyu