Ormaniçi ve kiyisi köy ziyaretlerimizin üçüncüsünü Vize'nin Sogucak köyünden baslattigimizi daha önceki yazimda belirtmistim. Sogucak köyünün Kaya magaralari ve Kireç Ocaklari, kaynak sulari ile ünlü oldugunu yazmistim. Bu vesileyle Kirklareli Kasaplar Çarsisi ünlü esnaflarindan ve is adamlarindan Fuat, Cevat, Åzerafettin ve Hakki Gürkaslar'in (kizkardesleri de var) mübadilde ilk iskan yerlerinin bu köy oldugunu söyleyivereyim.
Telat Heral, "Buradan simdi kuzeyde kalan Sergen'e gidecegiz. Giderken Sogucak köyünün kireç ocaklarini göreceksiniz" dedi. Netekim kireç ocaklarina geldigimizde durduk ve bir hatira fotografi çektirdik. Talat Heral ve Selahattin Demiraco kireç ocaklarini incelerken ben de ARDIÇ AÄzACI kümlerini inceledim. Ardiç, igne yaprakli, boyu olmayan odunsu bir bitkidir. Benim köyüm Poyrali ormanlarinda da Ardiç yetismektedir. Leblebi büyüklügünde, portakal renginde yemis yaparlar. Çocuklugumuzda onlari toplar, yerdik. Galiba simdilerde çayi ve surubu yapiliyor. Ancak köylülerin bundan yararlandiklarini sanmiyorum.
Sergen benim sik gittigim kasabalardan biridir. Sanmayinki oraya et yemege gittim. 1970'li yillarda Süt Kooperatifi kurmuslar, sonra da mandira yapmislardi. Mandiranin açilisina gitmistim. Mandiranin halen çalistigini ögrendim. Kasaba halki odunculuk, hayvancilik, biraz da çiftçilikle geçinmektedir. Ancak kasaba giderek küçülmektedir. Göçen insanlar vardir.
Çocuklugumda duyardim. Sergen'in Beyleri vardi. Onlar güngörmüs insanlardi. Daha çok manda kosarlardi. Manda yogurdunun da meshur oldugunu söylemek gerekir. Size Sergen'in ET LOKANTALARI'ni tavsiye edecegim. Buralara et yemek için gidip gelenler çok oluyor. Biz de karnimizi bir Et Lokantasinda doyurduktan sonra KIZILAÄzAÇ (YATROS) köyüne gittik. Talat Heral buralara gelmis, resimler çekmis, Kizilagaç'a ben de gelmistim ama yillar oluyor ki yollari unutmusum. Ancak köyün eski bir Rum köyü oldugunu biliyorum. Tabii söylemeye gerek yok. Köyde okul kapali, ögretmen yok, okul ve ögretmen noksanligini, bunun ne gibi sorunlar getirdigini bilen ve konusanda yok. Köyler ve köylüler bir açmazin, bir çikmazin içinde.. Köylüler bilmiyor ama onlarin söylediklerinden anliyoruz ki köylere Avrupa Birligi yasaklari gelmis. Köy içinde hayvan bakmak, gübrelik yapmak, izin almadan insaat yapmak yasak. Bunlar artik köyün disinda ve uzaginda olacak seyler. Anlasiliyor ki AB köylere Ayet gibi girmis.. Bu konuda köylünün kafasi karisik. Agizlarini biçak açmiyor. Seçime suskun gidiyorlar. Suskun insan nasil olur bilemem ama köylü bir kararin arifesinde görünüyor. Selahattin Demiraco kahvede birkaç kisi görünce seviniyor çünkü onlarla konusuyor, notlar aliyor. Eskiden köylü not alan insandan korkardi. Onun için pek konusmazdi. Ben gazeteciligimde konustuklarim kuskulanmasin, korkmasin diye not tutmazdim. Kalemi cebimden çikarmazdim. Saglikli bilgi alabilmek için onlara güven vermek gerektigine inanirdim.
Sogucak'tan itibaren baslayan ormanlar Istranca Daglari uzantilarina tirmandikça yogunlasiyor, güzellesiyor, tabiat bir baska görünüyor. Kizilagaç'tan sonra geldigimiz KIÅzLACIK (URGAZ) köyü de ormaniçi bir köy, bu köy HACI HATIRALAR kitabi yazari egitimci rahmetli Hüseyin Aydin'in, Kirklareli Atatürk Lisesi resim ögretmeni rahmetli Naci Aydin'in, Vize eski belediye baskanlarindan rahmetli Hasan Sitki Aydin'in köyü. Hüseyin Aydin'in destansi bir hayati vardir. Kitabini bulursaniz okumanizi tavsiye ederim. Hasan Sitki Aydin, hem tavukçuluk hem de Belediye Baskanligi yapmisti. Vize IHLAMUR FESTIVALI'ni baslatmisti. Dostlarimdandi. Agabeyi Naci Aydin gibi o da Köy Enstitülü idi. Åzimdi köyde onlardan kimse kalmamis.
Köyü meshur eden bir baska konu var. Onu da yarin anlatirim.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol