FES, PEÇE, SARIK VE KAFANIN İÇİ

1950'li yıllarda Türkiye'nin siyasi hayatına sarıklar, çarıklar, kasketler, bir başka anlamda köylüler hakimdiler. Onlar konuşuyordu, onlar konuşuluyordu. Ama Cumhuriyete aykırı bir şey yoktu. Çünkü Cumhuriyet kafanın dışıyla ilgili sorunu çözmüştü. Fesin yerine şapka, peçenin yerine kadının kullandığı sembollerden biri gelmişti. Fakat kadınların çoğunluğu geleneksel başörtülerini kullanırken, bazıları da başını tamamen açmış oluyordu. Bu değişiklik genelde ŞAPKA DEVRİMİ olarak anılıyordu. Mustafa Kemal fesin, kadında peçenin atılması için bu değişimi (Devrimi) gerekli görmüştü. Fakat Mustafa Kemal'i asıl ilgilendiren KAFANIN İÇİ idi. Bugün de CUMHURİYETÇİLER'i meşgul eden Kafanın İçi'dir. Kafa değişirse çok şey değişecektir.
Cumhuriyetin ilanı ve Devrimler Türk halkında bir KAFA DEĞİŞİKLİĞİ yada bir ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ anlamına geliyordu. Milli Eğitimin öncelikli sorunu okuma yazma ile birlikte bir Zihniyet Değişikliği'ni gerçekleştirmekti. Bu Zihniyet Değişikliği'ni radikal biçimde gerçekleştirebilmek alanında YAZI DEĞİŞİKLİĞİ idi. 1856 Islahat Fermanı ile başlayan İDARİ DÜZENLEMELER gündeme geldiğinde bazı aydınlar yazı değişikliğini düşünmüşlerdir. Daha sonraki yıllarda bunu düşünenlerin içinde Ali Suavi (Baş Veren Devrimci), Enver Paşa, Mithat Paşa da vardır. Ancak ne var ki yazı değişikliğini radikal biçimde düşünen Mustafa Kemal olmuştur. Onu zorlayan devrimi de bu olmuştur.
Mustafa Kemal'e göre Türk kadının yüzünde peçe bulunduğu sürece hayatı görüp anlaması mümkün değildir. Osmanlı, kadının yüzünü perdelemiştir. Yüzünü de sarıp sarmalamıştır. Bunları kadının yüzünden, başından atıp, dünyayı görmesini sağlamak gerekir. Kadın, ona dünyayı karanlık eden peçeyi çabuk atmıştır. Yüzünü açında başını da açmıştır. Peçe ile kadının yüzünü açması ile uzun vadede bir uğraşı olmamıştır. Ancak ülkenin bazı karanlık köşelerinde şapkanın altında fesi, kafanın içinde sarığı saklayanlar olmuştur. Bunlar 1950'de iktidara kadar da tırmanmışlardır. Bugün kadının başını örtmesini isteyenler 1950 Demokrasisi ile doğmuş olanlardır. Eğitim Birliği onların doğumu ile bozulmuştur. Bugün türbanı isteyenler, istetenler onlardır. KAFANIN İÇİ için türbanı tehlikeli görmüyoruz. Ancak Cumhuriyet Modası'na ve geleneğine uygun olarak başını açmış olanların tekrar başlarını örtmelerini sosyolojik olarak anlamıyoruz. Olayı bir moda olarak da görmüyoruz. Modaya uymak, modayı takip etmek kadının işi olduğu halde türbanda pek moda kokusu bulmuyoruz. Türban tamamen bir başka olayın gündem maddesi iken hanımlar türbanı gündemden düşürmüşlerdir. Tabii başlattıkları moderinete ters düşmüşlerdir. Mesele bitmiştir. Fakat Mustafa Kemal'in kadın ve erkekte görmek istediği ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ ortadadır. Ülkenin baştan beri bir ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ'ne ihtiyacı vardır. Atatürk Devrimi'nin bir amacı ve yorumu da halkta bir Zihniyet Değişikliği'ne yol açmaktır. Bu zihniyet Değişikliği ne yazık ki henüz gerçekleşmemiş, insanlarımız Batı Düşünce Biçimi'nden uzaktadır. Aksine, nüfusun çoğunluğu düşünmeden yaşıyor. Düşünmeden yaşamak, düşünceyi bilmemektir. "DÜŞÜNÜYORUM ÖYLE İSE VARIM" sözünü bilenimiz çok azdır.

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Süslü bir yazı ama cumhuriyet moodası ne demektir anlamadım. Modaya ve geleneğe göre başını açtığını idda ettikleriniz sosyal hayatın ve eğitim hayatının içinde kendilerinin görmezden gelindiği için başlarını açmaya zorlanmış olmasınlar.Bu zorlama olmasa belki onu yapmayacaklardı. Onların adına nasıl hüküm vermiş olursunuz. Yalnış bir tesbitte bulunuyorsunuz. İnsanları bu yazıda bile kıyafetleriyle değerlendiriyorsunuz kafalarının içiyle değil.Sadece süslü kelimelerle bunu kamufile etmiş olmaktan öteye birşey değil.Düşünüyorum ve söylüyorum demek ki en az sizin kadar varım.

  2. Önemli olan Mustafa Kemal Atatürk'ü ağzına alıponu kullanarak insanların değerleriyle oynamamaktır.Kendini aydınkültürlü zannedenlerin hali ortada.Bakınız: www.youtube.com/watch?v=2uvSjSMHBvA İsteyenistediğini giysin.Kim nerede okumak istiyorsa okusun.Şu an her yerde başörtüsü serbest.Kime ne zararı var.Yıllardır inancı yüzünden üzdükleri insanların hesabını nasıl verecekler acaba.Dediğiniz gibi iş kafada bitiyor.Giyimi kuşamı yüzünden en kültürlü adam bile karşısındakine bazı yakıştırmalarda bulunuyorsa boşuna okumuştur o kadar sene.Mesele insan olmakta.SAYGILAR