FRANSA'DA SANAT MERKEZİNİ 11 AYDA 5,5 MİLYON KİŞİ GEZDİ

TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca'nın gelini Kırklarelili'dir ve Dr. Alev Tuncer (Karaca) halen Kırklareli'nde oturmaktadır. Dr. Alev Karaca'nın babası Muammer Tuncer eğitimci ve çevirmendi. İki yıl kadar önce hayata veda etmiştir. Bakırköy Lisesi Müdürlüğü'nden emekli olmuştur. Eğitimciliği yanında kitap çevirmenliği ve danışmanlık yapmıştır. Fransızca'dan Bulgar ve Rusça'dan 30'a yakın roman tercüme etmiş, makaleler çevirmiştir. Sosyal bir kişiydi. Devrimci İşçi Sendikaları Genel Başkanı rahmetli Kemal Türker'e danışmanlık yapmıştır. Benim de iyi dostlarımdan biri idi. Çevirdiği makalelerden, kitaplardan bana da vermişti. Çevirdiği romanlardan imzalayıp verdiği kitaplar önemli idi. Çevirdiği makalelerden biri Fransa'nın meşhur yazarlarından ve Kültür adamlarından Andre Siegfried'in yazdığı "BATI MEDENİYETİNİN KADERİ", diğer makale ise "SANATLARIN NİÇİNİ" adını taşımaktadır. Bu makale bir başka Fransız düşünürüne aittir. "ŞAHESERLERİN NİÇİNİ" adlı makale şöyle başlıyor:
"Önemsiz gibi görünen bir istatistik bize hayal aleminin kapısını açıyor. 1956'da Amerika ve Japonya'da müzeleri ziyaret edenlerin sayısı bu ülkelerde stadyumlara gidenlerden daha fazla idi. Artık biliniyor ki 4 milyon kişi ressam Van Gogh'un tabloları önünden geçmiş, 120 bin Fransız ise Marla’nın "SESSİZLİĞE SESLENİŞ" adlı kitabını satın almıştır."
Yukarıda adını zikrettiğim Fransız Kültür Merkezi'ni 11 ayda 5,5 milyon kişi gezmiş, gezenlerden 3 milyon 604 bin kişi kütüphaneden kitap alıp okumuştur. Sanat Müzesini ise iki ayda 1 milyon 340 bin kişi gezmiştir. Resim sergisini ise 132 bin kişi ziyaret etmiştir. KENT VE ÇOCUK MÜZESİ'ni ziyaret edenler de 150 bine yakındır." Şüphesiz bu bir kültür olayıdır.
Kültür ve Sanat Merkezi'ni gezenlerin yüzde 46'sı Parisli, yüzde 27'si Paris yöresinden, çevresinden, yüzde 16'sı ise Paris'e uzak yerlerden yani taşradandır.
Gezenlerin sosyal sınıfları da şöyledir:
Yüzde 29'u en üst tabakadan, Orta sınıftan olup da gezenler yüzde 88, işçi sınıfından gezenler ise yüzde 5'tir. Fransızlar 50 yıl önce böyle idiler. Bugün acaba nasıldırlar? Herhalde daha ilerde daha uygardırlar.
Nereden baksak bu 1950'li yıllara ait bilgiler her yönü ile ilginç ve düşündürücüdür. Mustafa Kemal Atatürk Harf Devrimi'nden, Okuma-Yazma seferberliğinden, Millet Mektepleri Hareketinden sonra böyle bir toplum hayal etmiş olmalıdır ki ONUNCU YIL NUTKU'nda Türk'ün unutulmuş zekasının gelecekte güneş gibi parlayacağında söz etmiştir. Dini ve siyasi kökenli toplantıların dışında yapılan toplantılara ülkemizden gelenlerin sayısı hüzün vericidir. Elin İngiliz'i, Fransız'ı, Japon'u, Rus'u, Romanyalı'sı yılda ortalama 20 kitap okurken bizim insanımız 10 yılda bir kitap okumaktadır. O da kitaba elini sürenler için bulunmuş bir rakamdır. Oysa ülkemizin bu durumu acıdır, vahimdir ve de düşündürücüdür. İnsanlarımızın kitaptan, öğrenmekten korkar bir hali vardır. Aydın dediğimiz insanlar ilk okudukları, son çıktıkları yerde durmaktadırlar. Kimse kimseyi aldatmasın. Peygamber'in ümmeti, Mustafa Kemal Atatürk'ün milleti okumuyor. Meşhur sözdür, bu durumda OKUYANLA OKUMAYAN HİÇ BİR OLUR MU? Elbette ki yıldızlara onlar gidecek, elbette ki ağır endüstriyi onlar kuracak, ileri teknolojiyi onlar yapacak, BİLGİ TOPLUMU onlar olacaktır. Baksanıza adamlar köyden sergi gezmeye, kitap almaya, müzeleri gezmeye geliyorlar. Elbette ki bu insanlar karanlığın üstüne yürümekle aydınlığa çıkmışlardır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol