Fetihlerin ve Fatihlerin Şehri, Balkanların Yıldızı; EDİRNE

Osmanlı İmparatorluğu'nun Küçük Kaynarca Anlaşmasından sonra imzaladığı en ağır anlaşmadır. Önemli maddeleri özetle şunlardır: Ruslar, aldıkları toprakları geri verecek, Prut Nehri sınır olmaya devam edecekti. Rus Ticaret Gemilerine boğazlardan geçiş hakkı tanınacak, Rus uyruklular Osmanlı topraklarında serbestçe ticaret yapabileceklerdi. Eflak ve Boğdan'da Osmanlı Askeri bulunmayacaktı. Osmanlı İmparatorluğu 11.5 milyon duka altın savaş tazminatı ödeyecekti. 9 Ekim 1912'de de Bulgarlar'ın Edirne saldırısı başlar. Ünlü Edirne Müdafii Şükrü Paşa'nın örgütlediği Edirne Savunması, her türlü yokluk ve yoksunluğa rağmen altı aya yakın sürer. 26 Mart 1913'te kent Bulgarlar'a teslim edilir. Fakat işgal sürecinde Şükrü Paşa 1912-13 Balkan Savaşı sırasında, Edirne'yi kendisinden istenen süreden fazla Savunarak düşmanın İstanbul'a geçmesini önleyen ünlü bir kahramandır. Edirne büyük acılar ve yoksulluklar içinde 155 gün düşmana karşı, onun Komutanlığında savunulmuş ve kendisine Edirne Müdafii adı verilmiştir. Ancak 5 aylık savunma sonunda, 26 Mart 1913 günü, biraz da Edirne'nin Ata yadigarı ünlü Selimiye Camisi gibi mukaddes mekanlarının, top atışlarıyla yok edilmesini engellemek amacıyla,teslim olmayı kabul ederek kılıcını Bulgar komutanı General İvankov'a teslim etmiştir. Ne var ki bu savunmada gösterdiği kahramanlık nedeniyle Kendisine hayran olan ve saygı duyan Bulgar Kralı Çar Ferdinand, Kılıcı Şükrü Paşa'ya Edirne'de iade etmiş ve barış yapılana kadar Paşayı bir esir gibi değil misafir gibi ağırlamıştır.
EDİRNE FATİHİ, GAZİ-İ NAMDAR, ŞEHİD-İ ALA, DAMAT-I ŞEHRİYARİ, VEKİL-İ MUTLAK ENVER PAŞA HAZRETLERİNİN, ŞEHRİ GERİ ALMASI
Böylece Edirne, Bulgaristan'a terkedilmiş oldu. Balkan Savaşı neticesinde Osmanlı İmparatorluğu'ndan elde ettikleri toprakları paylaşamayan Balkan Devletleri, yeniden, bu kez aralarında savaşmaya başladılar. Bulgaristan, bir süre sonra Romanya ve Sırbistan'ın saldırısına uğrayınca, Edirne'yi boşaltmak zorunda kaldı. Bundan yararlanan Osmanlı Hükümeti harekete geçti ve Enver Paşa komutasındaki birliklerimiz 21 Temmuz 1913'te Edirne'yi işgalden kurtardı. 29 Eylül 1913'te imzalanan İstanbul Anlaşmasıyla da fiili durum resmiyet kazandı. Enver Paşa 21 Temmuz 1913 günü emrindeki kuvvetlere kendisinden evvel kimsenin şehre girmemesini emretti ve kuşatılan şehre fazla mukavemet etmeden başarılı bir stratejiyle girdi. Edirne’nin geri alınışı imparatorlukta büyük bir sevinç ve ruhi takviyeye neden olmuştur. Zira 23 Ocak 1913’teki Bâb-ı Âli baskınında İttihat Terakki, Kamil Paşa kabinesini zorla yerinden etmiş; Mahmut Şevket Paşa’yı ise padişah Sultan Reşad’ı zorlayarak sadrazam ve harbiye nazırı tayin ettirmişti. Talat Bey de dâhili nazırı olmuştur. Ardından mayıs ayında Balkan Savaşı’na son veren Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913) imzalandı. Trakya sınırları ve Ege Adaları’nın elden çıktığını düşünürsek Trakya sınırı hemen hemen bugünküydü. Bir istisna hariç; Edirne de orayı işgal eden Bulgarlara bırakılmıştı. Osmanlının her zaman için ikinci başkenti olarak görülen Edirne’nin elden çıkışı hem de Bulgarlara bırakılışı son derece karamsar bir hava yaratmıştı. Bu bakımdan Enver Bey’in atılımı İttihatçıların iktidarını da sağlamlaştırıp meşrutiyet lehinde havayı değiştirmiştir. Ardından 15 gün geçmedi Mahmut Şevket Paşa da katledildi. Ne var ki aynı ay içerisinde Sırbistan, Yunanistan ve Bulgaristan gibi Balkanların birbirine ezeli düşman ve bu savaşta nasıl müttefik oldukları zaten zor anlaşılır üç devlet yeniden kapışmaya başladı.
SON İŞGAL VE EDİRNE’NİN                      KURTULUŞU
Edirne, I. Dünya Savaşı'nın bitimiyle birlikte bir başka önemli gelişmeye tanık oldu. Yunanlılar'ın Mondros Mütarekesini izleyen günlerde Anadolu ve Trakya'da başlattıkları işgal hareketleri 25 Temmuz 1920'de Edirne ve tüm Doğu Trakya'nın istila edilmesiyle sonuçlandı. Edirne, son defa yaklaşık iki yılı aşkın bir süre Yunan işgali altında kaldı. Kuvvay-ı Milliye'nin gösterdiği güçlü direniş ve Yunanlıları Sakarya'da uğrattığımız ağır yenilgi, İtilaf Devletlerini 1922 yılı içinde tutum değişikliğine zorladı. Nitekim Mart 1922'de toplanan Paris Konferansı, Edirne ve Kırklareli dışında, bütün Doğu Trakya'nın bize geri verilmesini önermişti. Doğal olarak Ata yadigarı Edirnemizin işgal altındaki durumunun devamını öngören bu tasarı, Ankara Hükümetince reddedildi. Edirne'nin kaderi, Büyük Taarruz'un zaferle sonuçlanmasıyla değişmeye başladı. 11 Ekim 1922'de imzalanan Mudanya Mütarekesine göre Yunanlılar Karaağaç'ta içinde olmak üzere Meriç'in batısına dek bütün Doğu Trakya'dan çekilecek, yerlerine geçen itilaf birlikleri bu bölgeyi, en çok bir ay içinde Türk Birliklerine bırakacaklardı. Mudanya Mütarekesi, 14 Ekim 1922'den başlayarak yürürlüğe girdi. 25 Kasım 1922'de birliklerimiz Edirne'ye ayak bastı. Lozan Konferansı uyarınca, Karaağaç Nahiyesi ile İstasyonunun 15 Eylül 1923'te boşaltılmasından sonra, Trakya tam olarak işgalden kurtulmuş oldu ve bugünkü sınırlarımıza ulaşıldı. Tarihinde yeni bir sayfa başlayan Edirne, böylece Türkiye Cumhuriyeti'nin sınır kenti, serhad şehri oldu.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol