Nazım Hikmetin oğlu edebiyatçı Mehmet Fuat bir yazısında ünlü romancı Reşat Nuri ölümüne değiniyordu. Bilindiği üzere Reşat Nuri 7 Aralık 1956 da hayata veda etmişti. Ben o gün Ankara'dan İstanbul'a geliyordum. Tren İstanbul'a yaklaştığında sabah gazeteleri elime ulaştı. Cumhuriyet Reşat Nuri'nin öldüğünü yazıyordu. Mehmet Fuat'ın Reşat Nuri ile ilgili yazısına değindikten sonra onun bir yerde Cumhuriyet ve Edebiyat tarihimizin en büyük eleştirmeni ve dilbilgini Nurullah Ataç'ın "KİTAPSIZ EDEBİYAT ELEŞTİRMENİ" olduğunu yazıyordu. Gerçi Nurullah Ataç'ın kitabı vardı ama bunlar doğrudan dergi ve gazeteler için yazılmış yazılardan meydana gelmiş kitaplardır.
Türkiye'de birçok yazar doğrudan kitap yazmamış, gazete ve dergilere yazdıkları yazıları kitaplaştırmışlardır. Şimdi bir anlayışa göre dergi ve gazetelere yazılan yazılar ve bunlardan meydana getirilmiş kitaplar yazarın kitap yazdığı, kitabı olan yazar anlamına gelmiyor. Bu konu geçmişte tartışılan konu olmuş, ancak tartışma bir sonuç vermemiştir. Bu açıdan bakarak Türkiye'de kitabı olan yazarları incelediğimiz zaman birçok yazar kitapsız sayıldığı için edebiyatçı yani EDİP sayılmayacaktır. Şimdi bizim Selahattin Demiraco kitapsız yazar mı sayılacak? Demiraco gazeteye yazıyor sonra bu yazdıklarından seçtiklerini kitaplaştırıyor. Selahattin Demiraco bu yöntemle iki ayda bir kitap çıkarıyor, bunları kitapta adları olanlara ulaştırıyor. Türkiye'de böyle bir yazar var mı? Bence Selahattin Demiraco olsun başka bu türden yazar olsun kitabı olan yazardır. Kitabın nasıl meydana geldiği ayrı bir konu, ancak tartışılan bir konudur. Demiraco kitabı ve bilgiyi okuyucunun ayağına götüren ve bu suretle önemli bir görev ifa eden yazardır. Ne derler, "BANA BİR HARF ÖĞRETENİN KÖLESİ OLURUM." Kolay mı öğrenip bilgi sahibi olmak?
Nurullah Ataç Cumhuriyet Edebiyatı yazarıdır. Yazımızın başında da dediğimiz gibi usta deneme yazarı olmanın ötesinde yüksek düzeyde iyi bir Türkçeci, iyi bir dil uzmanıdır. Öyle ki onun ele alıp değerlendirmediği, eleştirisini yapmadığı yazar, edebiyatçı olamazdı. Nurullah Ataç "DEVRİK CÜMLELERİ" ile de meşhurdu. Yeni kuşaklar Nurullah Ataç'ı okumamışlarsa DEVRİK CÜMLE'nin ne olduğunu bilmezler. O yazılarını yatakta yazardı. Kütüphanemde ondan 3-4 kitap vardır. Mesela "SÖZDEN SÖZE", "PROSPERO İLE CALİBAN" - "GÜNCE", "dİyelİm", "OKURUMA MEKTUPLAR", "KARALAMA DEFTERİ" gibi kitapları vardır. Ben, Nurullah Ataç'ı Fransız deneme yazarlarına benzetirim. Deneme yazıları genelde bilgi, kültür zengini olan kalem erbabıdır. Nurullah Ataç gibi bir kültür, düşünce ve edebiyat adamına "KİTAPSIZ" deyip onu tartışmak ayıptır. Gazete ve dergi yazıları kitap yazısı olur mu olmaz mı, o ayrı bir konu. Bunun tartışılmasına bir şey demem. Onu edebiyat tarihçileri mi bilir, eleştirmenler mi bilir, onu bilemem. Bildiğim Nurullah Ataç fikir adamıdır, kültür adamıdır. Edebiyatçıdır. Türk Dili ustasıdır. O kadar. Nurullah Ataç'ın yazılarını, kitaplarını okumak gerekir. O zaman onun fikir ve düşünce zenginliğini görmek mümkün olur. Ataç Türk edebiyatında üzerinde durulup düşünülecek adamdır. Mesela "Okuruma Mektuplar" adlı kitabında nefis bir Türkçe, mükemmel bir Dilbilgisi ve kendine özgü bir üslup. Ataç dediğimiz yazar budur. Selahattin Demiraco, Nurullah Ataç'ı okumuş ise onun türünde yazar olmadığı için sevinecektir. Çünkü Demiraco'nun bir benzeri bugün Türkiye'de yok. Duymadık, görmedik. Halkı okumaya alıştırmak isteyenleri serbest bırakın kitap, bilgi köye gitsin, kasabaya gitsin, insanlar ellerine kitap aldıklarını görsünler, kitabın korkutucu bir nesne olmadığını anlasınlar. İnsanlarımız cehaletten kurtulmaya çalışıyorlar. Toplumsal, bireysel hareketlilik beyninin çalışmaya başladığının göstergesidir. İnsanlarımızı anlamaya çalışalım.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol