GECEKONDULAR KALKTI AMA KÜLTÜRÜ DEVAM EDİYOR

Türkiye 1950'den itibaren GECEKONDU'yu tanımaktadır. Köylüler sanki bir şok geçirmişler, büyük merkezlerden davet almışlar gibi bir hareketle, kentlere göç etmeye başlamışlardır. Tabii yurtiçi bu göçün sosyal ve ekonomik nedenleri vardır. O dönemin, o yılların güncel söylemi "GEÇİM SIKINTISI" idi. Köyde geçinemeyenler kentlerde iş aramaya gidiyorlar, gittikleri kentin kıyılarında boş buldukları alanlara bir gecede evlerini yapıyorlardı. Bu yapılanmaya GECEKONDU denmiştir.
Gecekondular zaman içerisinde kentlerin kıyısında yoğunlaşmış Belediyelere sorun çıkarmaya başlamışlardır. Kaçak yapılaşma Belediye ile Gecekondu'yu karşı karşıya getirmiş, zaman zaman ciddi hadiselerin meydana gelmesine neden olmuştur. Gecekondu Hareketi İstanbul gibi yerlerde Hazine arazilerinin yağma edilmesine yol açmıştır.
Gecekondu Hareketi Türkiye'de bir VAROŞ KÜLTÜRÜ, bir GECEKONDU KÜLTÜRÜ ve ona bağlı olarak bir GECEKONDU EDEBİYATI yaratmıştır. Gecekondu Edebiyatı daha çok solcu yazarların ellerinde doğup büyümüştür. Toplumbilimcilere de ciddi bir araştırma alanı bulmuşlardır. Yazar Latife Tekin'ler o zaman çıkmışlardır.
Gecekondu Kültürü özü ve şekli itibariyle bir Köy ve Köylü Kültürü'dür. Onlar köylerinden kentlerine köylü kültürleri ile gelmişlerdir. Kente yaşamaya değil, iş aramaya gelenler ROMALI gibi gelmedikleri için genelde sorunlu yaşamışlardır, kentli olmak için de fazla bir gayretin içerisinde olmamışlardır. "ROMALI" gibi dedim. Romalı idareciler Roma'ya gelecekler için "ROMALI GİBİ YAŞA" şartını koymuşlardır. Ancak ne var ki Roma'yı (İtalya'nın başkenti) Roma'nın Gecekondu Kültürü yıkmıştır. Özgürlük Savaşçısı Spartaküs bu kültürün içinden çıkmıştır.
Ülkemizde GECEKONDU KÜLTÜRÜ'nün bir başka adı YOKSULLUK KÜLTÜRÜ'dür. Yoksulluk Kültürünü Amerikalı Toplumbilimci (Sosyolog) Oscar Levis Portoriko Köylülerinde bulmuştur. Bu kültürü Türkiye'de 1970'li yıllarda öldürülen rahmetli hocamız Prof. Dr. Cavit Orhan Tütengil ile Prof. Dr. Orhan Türkdoğan Gecekondu Kültürü ile birlikte ele alıp yorumlamışlardır. Orhan Türkdoğan, Portoriko köylülerinde görülen bu kültürü yazdığı "YOKSULLUK KÜLTÜRÜ/Gecekonduların Toplumsal Yapısı" adlı kitabında anlatmıştır. Prof. Dr. Orhan Türkdoğan "Yoksulluk Kültürü"nü şöyle tanımlayıp anlatmıştır:
"Yoksulluk Kültürü olan insanlar sadece kendi çevrelerinde yaşarlar ve tarih bilgileri çok azdır. Yalnız kendi dertlerini, kendi bölgesel koşullarını, kendi çevrelerini ve kendi yaşantılarını belirler." Nitekim gün geçtikçe artan hayat pahalılığı karşısında Gecekondu halkı için tek bir sorun vardı, o da     GEÇİM SIKINTISI" idi. Dünya görüşleri, çevrelerinde gittikçe yoğunlaşan siyasal faaliyetler, hükümet, belediye ve benzeri çeşitli kuruluşlar hakkındaki tutumları hep bu Geçim Çevresi içinde yorumlanır." "Resmi kuruluşlar karşısında hareket noktalarını KENDİ DERTLERİ belirler. Yoksulluk kültürü olan bu insanlar yarını düşünmezler kendilerini bırakırlar. Tevekkül içerisinde her şeyi hoşgörü ile karşılarlar." Yani bir anlamda kendilerini Tanrı'ya havale etmişlerdir. Elde, ambarda bir şey kalmamış ise Tanrı verecek derler.
Amerikalı bilgin Levis bu Gecekondu insanlarını yazdığı iki ciltlik "İŞTE HAYAT" adlı kitabında anlatmıştır. Türkiye bu Yoksulluk Kültürünü kazımak, yerine Cumhuriyetin Çağdaş akılcı ve gerçekçi kültürünü yerleştirmek zorundadır. Yani ATATÜRK'ün başlattığı KÜLTÜR DEVRİMİ'ni kaldığı yerden ele alıp tamamlamak zorundadır. Ancak bunu yapacak kadrolar ortalıkta yoktur.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol