GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SARKAN BİLGİ KIRINTILARI

Cumhuriyeti kuranlar ekonomik kalkınmada devletçi bir yöntemi benimsemişlerdi. Yoksul bir halk, fakir bir devlet için kalkınma modelinin devletçilik olarak benimsenmesi doğaldır. Halk-Devlet bir dayanışma içersinde bir takım şeyleri birlikte yapabilirler diye düşünülmüştür. Ancak 1923 yılında toplanan İzmir İktisat Kongresinde KARMA EKONOMİ Modeli tercih edilmiştir. Bu kongrede Mustafa Kemal de bir konuşma yapmış, ekonomi bilmediğimizi söylemiştir. Mustafa Kemal bu görüşünü Osmanlı Devleti zamanında Türkler'in ne devlet yönetiminde ne de sosyal ve ekonomik hayatta kendilerine yer verilmemiş olmasına dayandırmıştır. Osmanlılar döneminde Türk insanı kenarda köşede tutulan biriydi.
Türkiye Devletçi Ekonomik Kalkınma Modelinden ayrılması 1950 yılını bulmuştur. 1923-1950 arası 27 yıllık süreçte Cumhuriyet genelde devletçi politika izlemiş fakat Halk-Devlet İşbirliğin de yer vermiştir. Türkiye bu 27 yıllık süreçte çok büyük işlerin, tesislerin, değişim ve gelişmenin altına imza atmıştır. Siz bakmayın bu dönemde bir şey yapılmadığını söyleyenlere. Özelleştirme adı altında satılan fabrikaların tesislerin yüzde 80-90'ı bu dönemde yani Cumhuriyetin ilk 27 yılında yapılanlardır. Bu satışlardan devletin 150 milyar dolar elde ettiği söyleniyor.
1950 yılından çok partili hayatın ilk seçimleri yapıldığında ülkede KARMA EKONOMİ yöntemleri uygulanıyordu. Karma Ekonomi Özel Teşebbüs ile Devletin Ekonomik Kalkınmayı birlikte yapmaları anlamına gelmektedir. Fakat daha sonraki süreçte Karma Ekonomi ile birlikte zaman zaman ve yeri geldikçe Liberal Ekonomi de yer verilmiştir. Liberal Ekonomi serbest ticaret, serbest ekonomi demektir. Türkiye bugün Serbest Ticaret yani Liberal Ekonomi Kalkınma Modelini uygulamaktadır. Devlet son yıllarda ekonomik hayattan hemen hemen tamamen çekilmiş vaziyetidir. 1923 yılında ekonomik gücü olmayan Türkiye'nin bugünkü duruma gelmiş olmasının daha ileride olabilirdi açısından eleştirenler vardır. Unutmayın ki Türkiye 1939-1945 yılları arasında yaşayan İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI'nda yani o 5-6 yılda bir çivi çakamamıştır. Memleket savunması önde tutulmuştur. O savaş sırasında 4-5 Kura asker alınmış, köylerde çift saracak insan kalmamıştır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında birkaç sermayedar insanı olan Türkiye de 1950'de bir milyon lirası olan insan çok azdı. 1960 yılında Başbakan olan Adnan Menderes halka hedef göstermiş, "HER MAHALLEDE BİR MİLYONER YARATACAĞIZ" demiştir. Milyonerler yaratılmış, milyar dolar sahibi yüzlerce kişi, iş adamı bile yetiştirilmiştir. Bugün Türkiye Sanayi Ülkesi olmayı hedeflemiştir. Sanayi Ülkesi olmak demek sosyal açıdan BİLGİ TOPLUMU olmak demektir. Nüfusu itibariyle büyüyen Türkiye ekonomik yönden de büyümektedir. Gerçi ekonomik sorunları vardır, 400 milyar dolara yakın borçludur ama Türkiye'nin bunları göğüsleyecek potansiyeli vardır. Daha akılcı daha gerçekçi politikalarla sorunları aşmak, vefa seviyesini yükseltmek mümkündür. Bunun için biraz daha fazla çalışmaya, biraz daha fazla tasarruf etmeye ihtiyaç vardır.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol