Bizim toplum olarak geçmisi anlamaktan çok gelecege kambur etme gibi bir tavrimiz vardir. Osmanliligi geri getirmek bu tutum ve davranisin ürünüdür. Oysa geçmis gelecegin kamburu degil, ders alinacak bir mazidir.
Su günlerde Atatürk’ün çevresi yazarlarindan Falih Rifki Atay’in gazetelerde çikmis çesitli makalelerinden olusan “BATIS YILLARI”ni okuyorum. Falih Rifki, Atatürk’ü çok iyi anlamis ve anlatmis, Türkçeyi de çok iyi kullanan ender yazarlarimizdan biridir. Hemen hemen onun bütün kitaplarini alip okumusumdur. Çünkü onun kitaplarinda hem geçmis, hem gelecek ve hem Atatürk vardir. Örnegin okumakta oldugum Batis Yillari kitabinin 130’uncu sayfasinda su cümleyi çok çarpici ve güncel bulmusumdur:
“1923 Atatürkçülügü ile uzlasmayan hiç bir sey, Türk milletinin faydasina degildir.”
Bu cümleyi meydanlara yazmak, Türkiye Büyük Millet Meclisinin duvarlarina asmak, toplumsal ve kamusal yerlerde okunabilecek biçimde bulundurmak gerekir.
1923 ATATÜRKÇÜLÜÄzÜ NEDIR?
1923 Atatürkçülügü yurtsever, namuslu bir insan olmaktir. Ulusun yararina olmayani düsünmemek, gündeme getirmemek, onda israrli olmamaktir. Daha açikçasi CUMHURIYETIN HEDEFLERI dogrultusunda tutum ve davranis sergilemektir. Yani ülkenin ve ulusun yararina olani yapmak, zararina olani gündemden, yasamdan uzaklastirmaktir. Daha net ve daha anlasilir olarak söylemek gerekirse dag basinda MUSTAFA KEMAL olmak, ülkeyi ve halki önümüze koymaktir.
Türk halkinin geçmisi ders alinacak bir tarihtir. Zira bu halk Atatürk Dönemi hariç mutlu yasamamistir. Çok çile çekmistir. Türkülerini bir can kulagi ile dinlerseniz onun çilesini, onun tarihini anlarsiniz. Bu nedenle eger halkimizi seviyorsak, eger onun içinden çiktigimiza inaniyorsak ve kendimizi halktan bir insan gibi görüyorsak onun istirabina kulak vermemiz gerekir. Bilelim ki halk yoksa biz yokuz. Halk yoksa gündemimizde konusacagimiz bir sey yoktur. Mustafa Kemal’in halka gidisini hiç mi anlamadik? Tabii seçimden seçime halka gitmek, halkla beraber olmak degildir. Her zaman içinde olmak ayri bir olaydir. Bugün “Türk Halkinin Aydini Yok” dedigimiz zaman onun içinde ve önünde bir Aydin yok demek istiyoruz. Bizim toplumda kahveler halkin, diger gidilen yerler kendini halktan ayiranlarin olmustur.
Tarihimizi okudugumuz zaman görüyoruz ki Osmanli halka gitmemis, halki okutmamis, halkin içinde olmamistir. 600 yillik geçmisinde 323 yil savasmistir. Yemen çöllerinde, Galiçya, Sarikamis daglarinda, Sam, Bagdat cephelerinde, Çanakkale’de, Trablusgarp’ta, Balkanlar’da, Kafkaslar’da hep bu insana tarih yazdirilmistir. Ama Atatürk’ün disinda hiç kimse tarihten ders almamistir. Tarihimizde Baris Dönemi Atatürk ile baslamistir. Bugün kaç yerde dünya barisi için asker bulunduruyoruz? Bu bizim için bir CUMHURIYET SAYFASI’dir. Içte ve dista kavgayi, savasi bitirmisiz. Barisçi bir düzen kurmusuz. Ilerlemenin yolunu açmisiz. Ama bugün öyle bir yere gelmisiz ki orada durmusuz. Yorgun düstügümüzü sanmiyorum. Olsa olsa diyorum bir seye karar vermek için orada durmusuzdur. Durdugumuz yere baktigimizda bir kesim Atatürk’ü çagriyor, bir kesim Osmanli’yi davet ediyor, bir kesim ise niye durdugumuzun farkinda degil. Bana göre o durdugumuz yerde olacak sey ATATÜRK’E DÖNÜS’tür. Falih Rifki Atay’in dedigi gibi 1923 Atatürkçülügü ile uzlasmayan bütün seyleri gözden geçirmek, Atatürkçülükle uzlasan seyleri hayata geçirmektir. Çünkü ATATÜRKÇÜLÜK çagdas bir yasam biçimidir. Dünyada ayakta kalma kavgasidir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol