Milli mücadele döneminde isgal altinda olmayan topraklari dolasan Maresal Fevzi Çakmak, Ankara'ya gönderdigi mektupta yüzlerce, binlerce sahipsiz çocugun duvar diplerinde, saçak altlarinda kurtarilmayi beklediklerini bildirmistir. Milli mücadele komutanlarindan Kazim Karabekir de savaslarda anasini, babasini yitirmis, ortalikta kalmis binlerce kimsesiz çocuklarin himayesini üstlenmis, onlar için yurt genelinde büyük bir hareket baslatmistir. Onlar için illerde yurtlar, okullar, asevleri tesis edilmistir. Bu kimsesiz çocuklara sonradan Kazim Karabekir'in Askerleri denmistir.
Bugün, o dönemin çocuklarina benzemese de, Sokak Çocuklari sorunu yine gündemdedir. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayrami dolayisiyle "Türkiye Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfi" kamuoyuna yaptigi açiklamada "20 bini sokakta, 1500'ü isledikleri suç nedeniyle gözetim altinda 400'ü annesiyle birlikte cezaevinde, 38 bini uyusturucu bagimlisi olarak bayrami kutlamislardir. 1100 çocuk ise kayiptir. Isin hazin ve üzücü yani son 7 yil içersinde 400 bin çocugun hirsizlik, 9 bin 500 çocugun da adam öldürme suçundan dolayi hakim karsisina çiktiklaridir. Ve bu tabloya ilaveten bir aci gerçek de Türkiye'de kadinlar için yapilmis olan 5 cezaevinde 3 bin 500 kadin tutuklu bulunmaktadir. Bu tutuklu kadinlarin 400'ü cezaevinde küçük çocuklari ile kalmaktadirlar."
Insanin bu aci tablo karsisinda YANGIN VAR diye bagirmasi akla geliyor ama toplumun bir baska yarasina da deginmek gerekiyor. Türkiye'de 38 bin çocuk, ki bu sayi ile Türkiye dünyada dördüncü sirada yer almaktadir, madde bagimlisidir. Bu rakamin üstünde bir uyusturucu kitlesinin bulundugu tahmin edilmektedir. Yani polis ve adli kayitlara geçmemis madde bagimlisinin bulundugu düsünülmektedir.
Olay toplumun çocuk kesiminde ciddi bir sorun bulundugunu göstermektedir. Bu sonucun sorumlusu bir degil, birkaç sorumlusu olan toplumsal bir hadise ile karsi karsiyayiz. Öncelikle olaydan aileler, okullar ve toplum dogrudan sorumlu görülmektedir. Neredeyse 400 bin nüfuslu bir sehir kadar çocuk çesitli açilardan ve nedenlerden sorunludur. Milli mücadele döneminde Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Baskani Dr. Fuat Umay ve Kazim Karabekir Pasa'nin himayelerine aldiklari yetimler, kimsesizler ve aile yapisi bozulmus çocuklar bu kadar degildi. Türkiye'de baris ortaminda, baris yillarinda, geçmise oranla yoksullugun, egitimsizligin giderildigi bir ortamda 400 bin çocugun devletin kaydi altinda sorunlu olarak bulunmasi düsündürücü ve endise vericidir. Bu durumda "SUÇLU AYAÄzA KALK" desek kim kalkacak? Çünkü ülkemizde yoksulluk artmistir. Bosanmalar çig gibi büyümektedir. Uyusturucu saticilari okullarin önüne kadar gelmislerdir. Kadin cinayetleri artmistir. Bir milyona varan kiz çocugu okul disidir. Bu nasil bir egitimse, bu egitim insanimizi etkilememekte, degistirmemekte, aydinlatmamaktadir.
Åzuraya gelmek istiyorum:
Türkiye ÇOCUK DAVASI'ni kazanmak, ÇOCUK EÄzITIMI'ni ciddi biçimde düsünüp ele almak zorundadir. Okul-aile ve toplumun ilgili kesimleri sorunun çözümünde etkili biçimde görev almak noktasina gelmislerdir. Gelecek kusaklari zararli akimlardan, unsurlardan kurtaramazsak yarin hastalikli bir toplum sorunu önümüze çikar ki bu, bas agritici olur.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol