Menemen olayının yıldönümü dolayısıyla TEMA Lüleburgaz Gönüllüsü bir basın açıklaması yayımladı.
Dedeoğlu açıklamalarında şunları kaydetti;
"Sıradan bir anma mesajıyla geçiştirilemeyecek kadar ciddi bir olay Menemen Olayı. Bu nedenle, bu yazıyı biraz gecikmeli kaleme aldım. Anma mesajları 23 Aralık arşivine kaldırılmış olsun diye...
Şüphesiz ki 23 Aralık 1930 tarihi ve Menemen Olayı ya da Kubilay Olayı, Türkiye Cumhuriyeti devrim tarihi açısından oldukça önemli bir gerçeğe işaret etmektedir. Genellikle yapılan değerlendirmeler, Kubilay Beyin ve onun yardımına koşan bekçiler Hasan ve Şevki Beylerin şehit düştükleri Menemen Olayı'nın, 1925 tarihli Şeyh Sait Ayaklanması ile birlikte Cumhuriyet Devrimi'ne karşı gerçekleştirilmiş iki ciddi provokasyondan birisi olduğu yönündedir. Doğrudur, ancak eksiktir.
Eksiktir, çünkü Kubilay Bey aslında öğretmendir ve tam ismi Mustafa Fehmi Kubilay'dır. Bu ismi oluşturan her bir sözcük Cumhuriyet şehidinin mesleği öğretmenlik ile birlikte düşünüldüğünde Türkiye Cumhuriyeti'ne dair çok şey anlatır. "Mustafa" Arapça kökenli bir sözcük olup seçilmiş kişi anlamındadır ve ayrıca Hz. Muhammed'in adlarından birisi olarak öne çıkmıştır. "Fehim" ise Arapçada anlayış, kavrayış anlamına gelir; dolayısıyla "Fehmi" anlayan kavrayan anlamında Türkçeye çevrilebilir. "Kubilay" ismi, Kubilay Han'dan gelmektedir. Kubilay Han, 13. Yüzyılda yaşamış ünlü bir Moğol hükümdarıdır. Mustafa Fehmi Kubilay, Türklük geçmişini Araplaşmış İslam gelenekleriyle isminde birleştiren, Cumhuriyet Devrimi'nin bu ülke insanı için önemini anlamış, kavramış, seçilmiş bir öğretmendir. Bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti'nin insanda vücut bulmuş aksi olarak görülebilir. Türkiye Cumhuriyeti de tıpkı Kubilay Öğretmen gibi tamamen silinemeyen Araplaşmış İslam geleneğinin üstüne Türklük ve daha da önemlisi laik vatanseverlik anlayışının inşa edilmesiyle ortaya çıkmıştır. Denilebilir ki Kubilay'ın o gün Menemen'de sergilediği duruş asker oluşundan daha çok öğretmen oluşundan ileri gelmektedir. O, ışığıyla toplumu aydınlatmak istemiştir. Zihinleri bulanmış zalimlerce katledilişi ise bu ışığı söndürmeye yetmemiştir. Çünkü Cumhuriyet Devrimleri ışığında yetişmiş birçok seçilmiş onun izindedir.
Menemen Olayı şeriatla ilgili olarak sunulsa da asıl mesele aydınlanma ateşinin söndürülmeye çalışılmasıdır. Menemen Olayı gerçekleştiği gün Mustafa Kemal Atatürk, tarih bizi yanıltmıyorsa, Trakya gezisinin Edirne durağındaydı ve ardından 28 Aralık'ta yayınladığı taziye mesajında "büyük ordunun kahraman genç zabiti (subayı) ve Cumhuriyet'in mefkûreci (idealist) muallim heyetinin (öğretmen kadrosunun) kıymetli uzvu Kubilay Bey, temiz kanı ile cumhuriyet hayatiyetini tazelemiş ve kuvvetlendirmiş olacaktır" diyordu.
1930'dan günümüze gerçekleşen cinayetler aydınlanma yolunda verilen mücadelenin içeriği açısından değişim yaşanmadığını göstermektedir. Bu ülkede ne zaman aydınlanma ateşi bir ihtimal olarak ortaya çıksa ateşin kaynakları katledilmiştir. Dahası çoğu cinayetin faili de ortaya çıkartılamamıştır. Bu nedenle de aslında hepimiz birer failiz. Öte yandan Trakya'da yaşayan bizlerin geçmişin savaş zamanlarında gösterilen yüksek farkındalık ve çabaları barış zamanında olduğumuzu düşündüğümüz -ve aslında fazlasıyla yanıldığımız- bugünlerde de göstermemiz gerekmektedir.
Aydınlıktan korkanların ne ilk ne de son zulmüdür Kubilay'ın şehit edilmesi ve fakat Mustafa Fehmi Kubilay ismi çok şey anlatmaktadır, anlatmalıdır. Bu isim Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi gibidir, laik ve vatansever bir yol gösterici. O yüzden bu yazıyı gecikmeli bir anma mesajı şeklinde değil, Trakya insanının her daim taze duruşunun ifadesi olarak kaleme aldığımı yinelemek isterim.
Cumhuriyet tarihinin tüm şehitlerini saygıyla anıyorum."
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol