GİRİŞİMCİ BİR KUŞAK MI YETİŞİYOR

"Dünya Girişimcilik Haftası" çok gerilerde kaldı ama bu hafta dolayısıyla ortaya çıkan bilgiler taptaze duruyor.
Girişimcilik, müteşebbis olmanın karşılığı mıdır bilmiyorum. Ancak Türk insanı girişimciliği öğrenen yeni bir insan tipidir. Cumhuriyeti kuranlar sermaye (para) kıtlığından ve müteşebbis insan olmayışından yakınmışlardır. Rahmetli Adnan Menderes 1950'de iktidar olduğunda ''HER MAHALLEDE BİR MİLYONER YARATACAĞIZ'' diyerek halkı sevindirmişti. Şükürler olsun ki Menderes'in söylediğinden bu yana geçen 62 yılda herkes milyoner olmuştur. Milyarların, Trilyoncuların sayısı hızla artmaktadır. Fakat buna rağmen GİRİŞİMCİLİK HAFTASI dolayısıyla yapılan anketlerden, girişimci olmak isteyenlerin sermaye, para yokluğundan şikâyet ettikleri ortaya çıkmıştır.
''Dünya Girişimcilik Haftası'' dolayısıyla 15-29 yaş arasında kalan gençlerden erkeklerin yüzde 71'i, kadınların ise yüzde 67'si Girişimciliğe sıcak baktıklarını ifade etmişlerdir. Bu yaştaki genç kesimden 2 kişiden biri girişimci olmak istediğini söylemiştir. Ve bir başka çarpıcı sonuca göre ülkemizde 30 yaş altında olanlardan 3 kişiden biri sermaye olması halinde girişimci olmak istediğini belirtmiştir. ''Gençler kendi işinin patronu olmak istediklerini dile getirmişlerdir.
Görülmektedir ki Türkiye'nin parası ihtiyaçlara yetmemektedir. Sermaye birikimi yetersiz kalmaktadır. Bu bir kısır döngüdür. Sermaye için tasarruf gereklidir. Üretim lazımdır. Bizde üretim yetersizliği, tasarruf yetersizliği sermaye birikimini olumsuz etkileyen gerçeklerimizdendir.
Bu anket dünyada 16 ülkede yapılmıştır. Diğer ülkelerin Genç Kuşakları sorulara ne yanıt verdiler bilmiyoruz. Bir toplumda genç kuşağın girişimci, kendi işinin patronu olmak istemesi çok olumlu bir düşüncedir. Demek oluyor ki gençler çalışmak, işin patronu olmak istemektedirler. Tabii düşündükleri hayal değilse. Çünkü geçen yıllarda yapılan bir ankette gençler devletin kapısına gitmeden önce bir diploma ile kendilerine arka çıkacak bir insana ihtiyaç duyduklarını söylemişlerdir. Torpil ve diploma yan yana geldiğinde biraz durup düşünmek gerekir. Torpil aramanın bizim insanların bir hastalığı olduğunu bilmek lazımdır. Gerçi ''TORPİL''i yaratan nedenler vardır. Haksızlıklar, kayırmalar yurttaşlarımızda güvensizlik yaratmıştır. Bir başka ankete göre Türkiye'de insanların yüzde 85'i birbirine güvenmemektedir. ''GÜVEN DUYGUSU'' toplumdan kalkmış gibidir. Güven Duygusu'nu kaybetmiş bir toplum herhalde sağlıklı bir toplum değildir. Bu tür toplumlarda herkes işi 66'ya bağlamak istemektedir. Eskiden böyle miydi? İnsanlar birbirilerine para yardımında senet sepete ihtiyaç duymuyorlardı. Güven vardı. Söze, kişiye itimat vardı. Bugün toplum durumundan şikâyetçi ise zaman içinde bozularak değişmişiz demektir.
Hiçbir şey kazanmadan çok şey kaybettik. Bu süreçte insani hasletlerimiz büyük yara almıştır. Değerlerimiz erozyona uğramıştır. Genç kuşaklara güven vermeyen ya da veremeyen yaşlı kuşaklar geldikleri durumu gözden geçirmelidirler. Kuşaklar arası kopukluk, güvensizlik toplumun dağılarak çürümesi demektir. Herkesin ''Yangın'dan şikâyet ettiği bir durum gerçekten ''yangın''var demektir. İtfaiye nerede?

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol