Cumhuriyetin iki orjinal (bize özgü) kurumu vardır. Bu kurumlardan biri 1932 de, diğeri 1940 yılında Türk halkının hizmetine girmişlerdir. Halkevlerinden ve Köy Enstitülerinden söz ediyorum. İkisi de Atatürk'ün düşüncesini, onayını, desteğini almış eğitim kurumlarıdır. Dünya bu kurumları geri kalmış bir ülkede CEHALET BATAKLIĞI'ndaki bir ulusu kurtaracak yol ve hareket olarak görmüş, onları geri kalmış başka ülkelere tavsiye etmiştir. Ancak çok partili hayata geçiş aşamasında Türkiye'nin gerici çevreleri Halkevleri ve Köy Enstitülerinin varlığına tahammül edememiş, bunları 1950 yılında kapatmıştır. 63 yıldan beri duyarlı Türk aydınları Halkevleri ile Köy Enstitüleri üzerine konuşmaktadırlar. Özellikle Köy Enstitüleri üzerinde daha fazla konuşulmaktadır. Köy Enstitüsü çıkışlı aydınlar bunu daha fazla yapmaktadırlar. Hatta Halkevleri onların gündeminde yok gibidir. İlla, varsa Köy Enstitüleri… İyi de Halkevleri niye yok? Halk evlerini tanımadıkları, fazla bilgi sahibi olmadıkları için mi konuşmuyorlar, bilmiyoruz. Ama bu iki kurum temelde eğitim kurumlarıdır. Birbirlerini tamamlamaktadırlar. Fakat mesele bu değildir. Bu kurumlar halka yararlı olmuşlarsa ve bundan sonra da yararlı olacakları düşünülüyor, tartışılıyorsa 60 yıldan beri iktidara gelenler günün koşul ve ihtiyaçlarına göre bunları niye açmayı düşünmemişler veya niye açmadıklarını söylememişlerdir? Kamuoyunun bunu bilme hakkı vardır.
Yeni kuşaklar bilmezler ama Atatürk'ün HALKEVLERİ, HALK EĞİTİMİ yapan kurumlardı. Onlar devlet desteğinde A'dan Z'ye kadar halkındılar. Onların çatısı altında çalışanlar, buralara gidenler toplumun bütün kesimlerinden insanlardı. Vali de oradaydı çiftçi de, işçi de, memur da oradaydı. Demokratik kurumlardır. Bu yönleriyle dünyanın ilgisini çekmiş kurumdular. Fakat ne yazık ki halkı bir araya getiren bu kültür ve eğitim kurumları 1950 yılında kapatılmışlardır.
Köy Enstitülerine gelince:
Köy Enstitüleri öncelikle köye öğretmen yetiştiren, bilgiyi üretime dönüştürmeyi amaçlamış, yeni bir KÖYLÜ AYDINI öngören kurumlardı. Sanıyorum Köy Enstitülerinin de özgünlüğü, ilgi çekiciliği, bize göreliği bundan ileri geliyordu. Köyün çocuğunu eğittikten, ona el becerileri kazandırdıktan sonra köyüne Öğretmen olarak göndermek dünyada ilk defa Türkiye'de oluyordu. Halkın eğitiminde ilginç olan buydu.
Bir daha vurgulamak gerekiyorsa gerek Köy Enstitüleri gerekse Halkevleri halkın kültür zemininde buluşma yeridir. Burada insan hangi dalda ve alanda kendini geliştirmek, bir şeyler öğrenmek istiyorsa o imkâna zahmetsizce sahip olma ve kullanma imkânı vardır. Nitekim açıldıkları 1932 yılından kapandıkları 1950 yılına kadar geçen 18 yıllık sürede Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu insanları Halkevleri, yetiştirmiştir. Bu özellikleri dolayısıyla bu eğitim ve kültür kurumları dünyanın ilgisini çekmiştir. Kapatılmaları sorusu hala cevapsızdır. Bunlar üzerine konuşup yazanların 60 yıldır iktidara gelip gidenlere bunu sormaları gerekir. Bu kurumlar dünyaca da yararlı görüldüklerine göre, bunları günün şartlarına göre düzenleyip açmayı düşünmek gerekmez mi?
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol