HUDUTLAR; MİLLİ ŞEREF VE NAMUSUN KORUNDUĞU YERLERDİR

Yazımın başlığını oluşturan bu veciz söz benim köyüm Çağlayık gibi sınır birliklerinin bulunduğu yerlerde, karakol binalarının dış duvarlarında çok büyük puntolarla yazılıdır. Özellikle sosyalist rejimlerin çöküp doğu blokunun dağılması ve güvenlik anlayışının değişmesiyle batı sınır bölgelerimizde asker azaltımına gidildi. Kırklareli Merkez'de Tümen seviyesindeki birlik Tugay'a indi, köylerde manga, takım, bölük gibi birçok birlik iç bölgelere kaydırıldı. Seksenli yılların sonunda yönetim şeklinin değişmesiyle birlikte ekonomisi de çöken kuzeybatı komşumuz Bulgaristan sınır boyundaki güvenlik tedbirlerini adeta kaldırdı. Gözetleme kuleleri harap, kuş geçse belli olur diye tarif edilen iz tarlası, dikenli tel üstüne tel, devriye üstüne devriye, karşıdan anlaşılacak derecede birden yok oldu. AB üyesi olduktan sonra sınır polisi uygulamasına geçtiler, şimdi teknik imkânlarla kaçak geçişleri önlemek için normal koruma yöntemlerini uyguluyorlar. Bizim tarafta uzun yıllar devam eden sıkı koruma tedbirleri de zamanla değişime uğradı. Bu gün artık sınır bölgelerimizde eski askeri birlik yoğunluğu yok, bizim de sınır polisi uygulamasına geçeceğimiz söyleniyor.
Pekiiii asker yok ta ne oluyor, sınırlar 'yolgeçen hanı' mı? Asla. Başka yerleri bilmem ama bizim ellerde halâ hudutlar milli şeref ve namusun korunduğu yerlerdir. Bölge insanı kendini oldum olası bu yerlerin doğal askeri olarak görür, sınır ihlâlini kendi namusuna leke sürülmesi olarak kabul eder, elinden geldiğince korur gözetir, bölgesinde gördüğü en küçük bir şüpheli kişi ya da olayı güvenlik birimlerine bildirir. Ne masumca kullanacak 'sekiz yüz katırı' vardır ne de elinde satırı. Onun yüreğinde vatan aşkı, göğsünü gururla kabartan milliyetçiliği vardır. Sınır ihlalini namussuzluk, kaçakçılığı haram yeme bilir. Bunu yetkililer de biliyor olmalı ki; bu gün bölge halkı eskiye göre çok rahat. Ama bu rahatlık serbestlik onu asla gevşekliğe, olumsuz bir davranışa itmez. En azından bilinç altına yerleşmiştir ki; buralarda işler yolunda gittiğince o da rahat edecektir. Son yıllarda artan kaçak göçmenlere belki önce insanlık görevi yapar; açsa doyurur, sonra yetkililere bildirir.
Bu gün genel olarak köylerin boşalmasına neden olan göç, sınır köylerinde çok yıllar önce başlamış; köyler harap, tarlalar meralar azman olmuştur. Hani doğu ve güneydoğu da terör nedeniyle boşalan köylere, kaçakçılık yaparken vurulan 'masum' köylülere tazminat ödeniyor ya; bence batı sınır bölgelerimizde yaşayan bizler bunu fazlasıyla çoktan hak ediyoruz... Bizler onurlu insanlarız verilse de böyle bir şeyi almayız da en azından devletin bizlere bir özür borcu vardır diye düşünürüm.
Ne tazminat beklentimiz var, ne özür. Bunlar sadece geçmişin birikimiyle gönlümden geçen, kalemimden dökülen sözler çünkü; istisnalar olsa da bugün bölge halkı geçmişe inat olabildiğine özgür, usulüne uygun olmak şartıyla vatan toprağını son karışına kadar kullanabiliyor. Eskiden sizin denilen ama sadece dış dikenli tel çitlerine kadar bizim olan karakollar artık bizim olduğunu uygulamalarıyla hissettiriyor. Geçmişte küçücük karakol komutanına ulaşamazken bugün muhatabımız olan Dereköy Hudut Bölüğü personelinden başlayarak Garnizon Komutanı Sayın Paşa'mıza kadar tüm komuta kademelerine usulünce ulaşmak sorun olmuyor. Fedakâr, cefakâr çalışmalarının arasında sosyal etkinliklerimize de zaman ayırıyor, gerek köy adına gerekse sade vatandaş olarak şahsi davetlerimize icabet edip sorunlarımızı, çay kahve ikramlarımızı paylaşıyorlar. Bu da zaten asker sever millet olan bizleri mutlu ediyor, bir anlamda geçmişte yapılan hatalar telafi ediliyor.
Asker ruhlu bir milletiz, hep coşkulu olmuştur asker uğurlamalarımız. Üçüncü ve son oğlumu askere gönderirken sevincimi gururumu dosta düşmana göstermek adına coşkulu bir eğlence düzenlemiştim. Diğer ikisinde de aynı gururu yaşamıştım da bu sefer bir başka coşkuluydum. Yaşanan tartışmalara inat evimi ve çevresini bayrak denizine çevirmiştim. Sadece şehit evleri değil asker evleri de bu gururdan nasibini alsın istedim. Bu gurur dolu günü geceyi benim adıma daha da gururlu kılan onur konuklarım vardı. Komşu köylerin de katılım göstermesiyle katlanan coşku ile adetler yerine getirilmiş usul çerçevesinde herkes gönlünce eğlenmişti.
Çözüm süreci diye bilinen olay ülkeye ne getirir ne götürür ben gerçekten bilmiyorum. Benim bildiğim şu ki; diğer iki oğlu terör ortamında görev yapan bir baba hassasiyetiyle şimdiki çatışmasız durum nedeniyle bu askerimi o açıdan kafam rahat gönderdim. Gittiği yerde de komutanları tarafından bizden güzel muamele ile karşılaştığını duyunca aile olarak bize Allah'a şükür, G. Kurmay Başkanlığına teşekkür etmek kalıyor ancak: Bu bayrak için, bu vatan için cumhuriyet için çok bedeller ödendi her zaman da ödemeye hazırız. Lütfen kimse ama hiç kimse bayrak, vatan, cumhuriyet, din üzerinden siyaset yapmasın. Onlar tartışılmaz değerlerimizdir. Saygılarımla...
                                                                                    sairmehmet39@hotmail.com
                                                                                              0 539 839 75 78

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Mehmet beye yazısından dolayı teşekkür ederim. O bayraklı eve girmek banada nasip oldu çağlayık Köyü'ne kucak dolusu selam