Bugünlerde, güzide ilçemiz Lüleburgaz'da oldukça farkli bir etkinlik gerçeklestiriliyor. Lüleburgaz Belediyesince düzenlenen Lüleburgaz 1. Uluslararasi Tas Heykel Sempozyumu, birçok heykeltirasi Lüleburgaz'da bir araya getirdi. 15 Eylül tarihine kadar sürecek olan sempozyumda, tas mermerler usta ellerin araciligi ile hayat bulacak…
Beni oldukça heyecanlandiran bu uzun soluklu etkinlik her ne kadar sinirlarimiz dâhilinde gerçeklesse de, "Kirklareli'nde niye böyle bir etkinlik yapilmiyor" demekten de kendimi alamiyorum… Beni kemiren bu 'kiskançlik" duygusu, isinin ehli bir heykeltiras gibi içimde bir üzüm veya kiraz heykeli olustursa da, "bunlar yetmiyor" diyorum kendi kendime…
***
Geçtigimiz günlerde gazetemizi daha önce tanisma firsati bulamadigimiz biri ziyaret etti… Adi; Bilgin Akay. Kendisi Trakya'da birçok basarili islere imza atmis bir heykeltiras… Edirne'den Tekirdag'a kadar bölgemizde eserleri bulunan; yaratici, çaliskan ve en önemlisi de kültürümüzü en iyi sekilde tanitmanin yollarindan bir tanesinin "heykel"den geçtigine inanan biri…
Kisa bir süre önce Edirne'nin Ipsala ilçesine, kompozisyon itibariyle dünyada bir ilki gerçeklestirerek, "çeltik" heykeli tasarlamis… "Dünya üzerinde bu konuyu temsil eden bir eser yok" diyor… 9. Ipsala Çeltik Kültür ve Sanat Festivali'nde açilis yapilan heykel, büyük bir ilgi görmüs…
Akay, Lüleburgaz'daki sempozyuma katilmamasina ragmen, Trakya için ugrasan, kendi kültürümüzü yansitmaya çalisan biri… Ama tek basina… "Destek olan pek kimse yok" diyor… Bu yakaris tanidik geliyor bize degil mi? Yabanci gözlerle baktigimiz, o altinda fotograf çektirdigimiz heykellerin, "pek de lazim degil" türünden yaklasimlara maruz kaldigi günümüzde, beton binalarin gökyüzünü deldigi, yesili yok ettigi, tüm bunlar yetmezmis gibi sanatin ve kültürün çook geri planda birakildigi bir çagda yasiyoruz…
Hâlbuki çaglar önce insanlar "biz buradaydik" dercesine gelecek nesillere büyük miraslar biraktilar… Iste bunlardan biri de heykeller, kabartmalar, duvar yazilari ve tabletlerdi… "Ölüm" gerçegi kimsenin düsünmek istemedigi bir olgu… Bir gün ölecegiz, ama Vilayet Meydani'ndaki Atatürk heykeli her daim orada kalacak…
***
Akay, bir ara "Çanakkale'ye, kültürümüze sahip çikmaliyiz" diyor… Bu vatan için sehit olanlari unutmamamiz gerektiginden bahsediyor… Ve sonra agzimiza bir parmak bal çaliyor; "Kirklareli sehitligi için çok güzel bir projemiz var. Arkadaslarimizla birlikte 12,5 metre yüksekliginde bir abide yapmak istiyoruz. Görkemli bir sey olmasini istiyoruz. Sirt sirta vermis iki yarali askeri temsil edecek bir çalisma bu" diyor…
Heyecanlaniyorum tabii.. Ama sonra sunlari söylüyor; "Destek lazim elbette… Görüsmeler sürüyor… Ama su an kimseden de ses seda çikmiyor" diyor… Iste yine bir hayal kirikligi daha…
Bazi konularda "Bu Kirklareli'nin kaderi… Yapacak bir sey yok!" diyorum… Ama çogu zaman Kirklareli insani kendi kaderini, kendi çizmeli… Üzüm, peynir, kiraz, karagöz… Bunlar Kirklareli'ni anlatan güzel tasvirler… Ama yeterli mi… Kirklareli'ni anlatmaya yeter mi? Bunu bir düsünmek lazim… "Heykel" gibi durmamak lazim… Bir seyler yapmak lazim…
A.B.D.'nin Özgürlük Aniti varsa, bizim neden görkemli, dev bir Atatürk heykelimiz olmasin…
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol