Ne zaman ve kimin söylediğini bilmediğim "SÜRÜDEN AYRILAN KOYUNU KURT KAPAR" sözü söylendiğinden beri sıradan Türk insanı farklı özellikleri olanlara aykırı bakar. Ve ister ki kendine benzesin, ister ki herkes aynı şeyi söylesin. Nitekim toplumumuzun da böyle bir standardı vardır. Prof. Dr. Doğan Kuban'ın, "Halk kendine benzeyeni seçiyor" sözü havada değildir.
Bizim toplumda FARKLI OLMAK, farklı şeyler söylemek, farklı düşüncelere sahip olmak kolay değildir, risklidir. Gözler sizde, sizin söylediklerinizde, söyleyeceklerinizdedir. Bundan dolayı genelde toplantılarda konuşmacıyı eleştirmek iyi karşılanmaz. Konuşmacı yanlış söylemiş dahi olsa onu eleştirmek, onu eleştirenin haddi değildir. Çünkü böyle düşünen insanda FARKLILIK artık artı değil, eksi bir şeydir. Bu nedenledir ki toplantılardan sonra "Kalktı yine aynı ukalalıkları yaptı" diye söyleyenler eksik olmayacaktır. Bu yüzden bizde toplantılarda söylenenler tartışma ve eleştiri konusu değildir. Ağız dalaşı olmasa bile toplum tartışanı ilgi ve takdirle karşılamaz. Bu da bize özgü bir şeydir. "Ortak Düşünce" den ayrılmakla ilgilidir.
Şu, "Birbirine benzemek" varya, "Sürüden ayrılanı kurt kapar" sözü bir kere söylenmiş ya toplumda bu hükmü, Fikri Sabit-i kaldırmak mümkün değildir. Kahvehanelerde konuşanlara bakın, sanki bütün insanlar muhalefettir. Kendi akıl ve gönüllerince söylediklerinin, düşündüklerinin doğruluğuna inanmışlardır. Şüphesiz bu bir saplantıdır. Doğru olduğunu sandığımız şey doğru değildir. Hani derler ya, "Müşteri değişti, esnaf değişmedi." Öyle bir şey.
Bizim toplumda ilerlemenin yolları ardına kadar açık değildir. Bir yere geldiğinizde durup düşünmek ihtiyacını duyarsınız. "Acaba fazla mı ileri gittim" diye kendinizi sorgulamaya başlarsınız. Bu yargılamayı neye göre yaparsınız? ARTISI OLMAYAN'a göre … Çünkü o, sizin söylediğinizi anlamamış, algılamamıştır. Muhalif tavrı da bundan ileri gelmektedir.
Osmanlı da bir sözü bir büyük makam sahibi yanlış söylemiş olsa bile, söylediği doğru kabul edilirdi. Çünkü Padişah'ın sözü, sözün Padişahı'dır. Yanlış olamaz. Zira onu Padişah söylemiştir.
Şair Mülayim Tirfil bir şiirinde, "Makamlar küçük adamı büyük yapmaz" der. Öyle ya, eksisi olan bir yere geldiğinde, getirildiğinde onun artısı mı olur?
Şunu demek istiyorum: Sorusu olmayan, cebinde kâğıt ve kalem taşımayan toplumda EKSİ İNSAN'dır. Onu ARTI yapmak belki mümkündür ama faydasızdır. Zira karanlığa tutacağı ışığı, topluma vereceği bir şeyi yoktur. Fakat ne yazık ki toplumda, toplumun hizmetinde böyle kendine görev çıkarmış, kendisine görev verilmiş insanlar vardır. Galiba "ADAMA İŞ" dedikleri bu oluyor.
Türkiye çağdaşlaşmanın standartlarını yakalayıp topluma mal etmek zorundadır. Aslolan toplumda bir seviye yaratmak, insan kalitesini yükseltmektir. Bunu yapmak için ülkeyi önümüze koymak zorundayız. TOPLUMSAL AKIL'a ileri bir seviye kazandırmak mecburiyetindeyiz. Toplumda ORTAK BİR ZEKA, ORTAK BİR AKIL tesis etmedikçe anlamadığımız, anlayamadığımız, algılayamadığımız, düşünemediğimiz şeyler çok olacaktır.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol