'HİZMET'E MİNNET, İHANETE LANET

Hani hepimizin bildiği, hemen hemen tüm hayvanların; tehlike hissettiğinde kendini olduğundan büyük gösterip gözdağı vermek için tüy, kıl gibi vücut örtülerini kabarttıkları doğal bir savunma sistemi vardır (hatta kışın yaya yürürken sezinlediği olası kurt saldırısına karşı bu sistemi kullanıp paltosunu arkasında yerde sürükleyerek kurdu yanılttığını anlatan insan bile vardır). Kimi abartılı garip sesler çıkarır, kimi kötü koku yayarak kendini güvende tutmaya çalışır. En güzel örnek hepimizin yakından tanıdığı; halk dilinde çeşitli adları olan kokarböcek'tir ki; kendi halindeyken hiç bir kokusunu hissetmeyiz de azıcık sıkışmaya görsün...
Bazı insanlar da vardır kuru gürültücü, fos kabadayı... 'El yumruğu yemeyen kendi yumruğunu balyoz sanırmış' misali. Hele biraz da şakşakçıları pohpohçuları olursa... Sahte mahalle kabadayıları gibi; gerçek bir rakiple karşılaşana kadar onların borusu öter, sonra bir gün acı gerçekle yüzleşirler. Rahmetli babam; bir babanın, yaptığı kavgaları anlatan oğluna; 'bir gün çatacaksın bir göğsü kıllıya' dediğini, bir gün dayak yiyen oğlun kendisini dövene; aç bakalım göğsün kıllımı diye sorduğunu anlatır, benim gözükaralığım üzerine zaman zaman; bir gün çatacaksın bir göğsü kıllıya derdi.
          Gerçi foyaları çoktan çıkmıştı ya; seçim sonuçlarına bakınca ister istemez; bumuydu o 17 Aralıktan beri bizim uykularımızı kaçıran örgüt, cemaat ya da adı her neyse demeden edemiyorum. İlk zamanlar bir çok kişi özellikle İstanbul'da Sarıgül'ün seçimi kazanacağını, iktidarın devrileceğini dillendirip durdular. Gerçek güçlerini bilmeyen bizler de ister istemez tedirgin olduk. Ben de daha bu konudaki ilk yazımda; eğer sayın başbakan, ekibi ve partisi bu kadarcık bir darbeye dayanamayacaklarsa yıkılsınlar demiştim. Çok şükür ki zaman bizi haklı çıkardı, kendi adımıza yanlış safta yer almadığımızı gördük. İlk başlarda bu işi kardeş kavgası olarak gördüğümüz için kimseye yararı olmayıp herkese zararı olacağını düşünüp bir an önce bitmesini diledik.
Çok güçlü olduklarını söyleyenler de oldu, en fazla yüzde üç oy potansiyeli olduğunu söyleyenler de. Ama biri vardı ki... Sayın başbakan onların restini, blöfünü görüp; elinizden geleni ardınıza koymayın deyip resti çekti. O saatten itibaren yapmadıkları çirkinlik, kötülük kalmadı. Kimi kıllarını tüylerini kabartıp kendilerini büyük göstermeye çalıştılar, kimi diş gösterip hırlayarak korkutmayı denediler, kimi de zehirlerini akıttılar, tiksindirici kokularını yaydılar. 17 Aralıktan beri biz de başka şey yazamıyoruz. Yazık oldu ülkenin boşa giden enerjisine, yerinden yurdundan edilen öğrencisine...
Kapı kapı dolaşıp oy topladılar, halk tabanındaki gerçek güçleri ortaya çıktı. Geldiğimiz nokta tam anlamıyla: Rahmetli Nasreddin Hoca'nın kedi buysa ciğer nerde, ciğer buysa kedi nerde hikayesi. Eylemlerine daha devam edeceklerini söyleyenler olmakla birlikte siyasi olarak, ahlaki ve vicdani olarak halk nazarındaki itibarlarını sıfırladılar. Sıfırlar solunda bir rakam olduğu sürece etkilidir ya, bunlar halkın gözünde tamamen solda sıfır gibi etkisiz kaldılar. Bu seçimde yanlış yerde durarak en çok kaybeden onlar oldu. Yanlış yaptık diyerek özür dileme erdemini gösterenler de var. CHP genel başkanı da onlarla işbirliği yapmadık diyerek hepimizin bildiği gün gibi açık gerçeği inkar etme yoluna gidince, şimdi kim kimi kullandı, kim kimi kandırdı belli değil. (Sahi kim kimi kandırdı??? Tüm samimiyetimle ve gerçekten merak ediyorum: Acaba birileri başbakanı itibarsızlaştırma bahanesiyle CHP genel başkanının itibarını sıfırlama ve koltuğunu elinden alma peşinde mi. Bir insan kendini nasıl bu kadar zor duruma düşürebilir anlamak mümkün değil. Kim veriyor eline bu sahte 'delil'leri ve nasıl bu kadar kandırılıyor. Grubunu toplamış sözde ülke gündeminde hayati önemdeki konuyu konuşacak; adeta masal anlatıyor, bir de başbakana hakaretler yağdırıp ülkeden kaçacağı yönünde kehanette bulunuyor hatta vakit varken helikopterle kaç diyordu... Bu nasıl basiret bağlanmasıdır.)
Bizde eskiden beri anlatılan bir hikaye var: Arkadaşına dert yanan adam; yahu senin hanım senden çok korkuyor bunu nasıl başardın diye sorunca; ben gerdek gecesi hanımın yanında ona gözdağı vermek için sebepsiz yere kediyi kestim cevabını alır. Evine gidince sahte öfke krizi ve naralarla kediyi kapıp kesmek üzere yatıran adama hanımı gülerek seslenir: Baştaaan gavurun oğlu baştan... Öncesini pek anlamadık ta 17 Aralıktan beri açıkça devlete meydan okuyan, en adi ihanetleri yapan örgüt Milli İrade üzerinde etkili olamayacağını anlayınca Fethullah Gülen sanki yeniden kuzu postuna bürünmeye çalışıyor. Baştaaan 'Hocaefendi' baştan. Artık post düştü canavar görüldü, bu saatten sonra bizim yöresel ifadeyle; nerede soyunduysan orada giyin...
Şimdi parti kuracaklarmış. Adı her ne olursa olsun benim gözümde, gönlümde 'milli ihanet partisi'dir, şimdiden ölü doğmuştur. Bu davada beni en çok hayal kırıklığına uğratan ''milli sevgilimiz'' Hakan Şükür'dür. Futbola biraz ilgisi olan herkesin tanıdığı, efendi kişiliği ile sanırım ki herkesin sevdiği... Halis niyetli olanları tenzih ederek: Hizmet ehline minnet, ihanet ehline lanet olsun...
sairmehmet39@hotmail.com
0 539 839 75 78

Yorum Yazın

Yapılan Yorumlar

  1. Mehmet bey konuyu ve oluşan sonucu çok yalın bir dille özetlemişsiniz. Teşekkür ediyorum. Tüm üretilen kaosa rağmen 99 seçimlerinde A Partisi ile C Partisi arasında %15lik bir fark vardı Son seçim de ise bu fark %20ye çıktı. Toplama çıkarmayı bilen arkadaşlar bunu kolayca hesaplaya bilir. Yazınızdaki yalınlık gibi C Partisi de yalın ve samimi olsaydı aradaki fark 5 olabilirdi. Onlar kaosa devam etsinler bizler dağdaki çoban ruhlular sonucu biliyor. Selametle