Türkiye’de sorunlarin basinda kadinin özgürlesmesi, siddeten, tacizden korunmasi ve okutulmasi sorunu gelmektedir. Osmanli’nin son yillarina kadar kadin yok farzedilmistir. Insandan sayilmis olsa bile erkek gibi sayilmamistir. Evin ve erkegin kölesi gibi kabul edilmistir. Kadinin bu durumu daha ziyade geri ve müslüman ülkelerde görülmüstür. Halen günümüzde dahi bu ülkelerde kadin geleneksel konumunu muhafaza etmektedir. Yani özgür degildir, birçok haklardan yoksundur. Aile içinde ve disinda siddet kadini kisiliginden etmistir. Mesela Uzakdogu ülkelerinden Singapur ve Taylant gibi yerlerde kadinlar, genç kizlar bedenlerini satmaya zorlanmaktadirlar. Japonlar geçmiste 200 bin dolayinda Koreli kadini seks için kullanmislardir.
Oysa kadin ve erkek birbirlerini tamamlayan, yasami güzellestiren varliklardir. Birbirinin olmamasi insan soyunun yok olmasi demektir. Fakat buna ragmen erkegin kadina siddet uygulamasi, onu horlamasi anlasilir sey degildir. Bu galiba biraz da erkegin tabiatinda var olan güç gösterisinden ileri gelmektedir. Ancak kadina güç gösterisi kabul edilir sey degildir.
Türkler’de kadin Ortaasya’dan Anadolu’ya gelinceye kadar özgür olmustur. Aileyi ve ülkeyi hakan ile hatun birlikte idare etmislerdir. Türklerde kadinin yerinin ve rolünün degismesi müslümanligin kabul edilmesinden sonra olmustur. Islam, kadini erkege esit saymamistir. Islam kadini hayatin içinden almis, eve ve aileye hizmetle yükümlü saymistir. Bugün dahi birçok müslüman ülkede ve tabii bir ölçüde kadin bu konumdadir. Hatta geçenlerde bir Islam ülkesinde kadinlarin ancak yakin erkek akrabalarinin esliginde disari çikabilecekleri kabul edilmistir.
Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk Devrimi ve Yasalari Islamin aksine kadini erkege esit saymistir. Gelenekçi kültür kadini ne kadar erkegin gerisinde birakmis olsa dahi Türkiye’de kadinin kendisini özgür hissedebilecegi sartlar vardir. Ancak birçok kadin aile içi ve aile disi fiziki ve cinsel tacize ragmen özgürlügünü kullanamamaktadir. Bu onun egitimsiz olmasindan, ekonomik bagimsizliginin yoklugundan ileri gelmektedir.
ATATÜTK DEVRIMI’ne ragmen bugün Türk kadini hayatin içine, ekonomik faaliyet alanlarina girmis, siyaset sahnesine tam olarak çikmis degildir. Kadin çalisanimiz azdir. Mecliste kadin sayimiz komsu ülkelere oranla çok azdir. Bugün isgal altindaki Irak parlamentosunda kirk dolayinda kadin milletvekili vardir. Saniyorum Iran ve Ürdün de de kadinlarin parlamentodaki sayisi bizden fazladir.
Günümüzde ileri ve çagdas toplum kadini öne çikarmis, aktif kilmis toplumdur. Kadin toplumda, hayatin içinde saygin ve hakki olan yeri almali, toplum kendisini onunla güzellesmis görmelidir. Kadini kenarda tutmak ne toplumu, ne de aileyi gerilikten kurtarmaz. Kadin egitilmeli, iste, asta ve kisaca her yerde olmalidir. Kadini savaslarin etkisinden uzak tutmanin yolu bulunmalidir. Bosna-Hersek ve Irak savaslarinda yüzbinlerce kadin ve çocuk ölmüs, onbinlerce, yüzbinlerce kiz ve kadin tecavüze ugramistir. Insanlik dünya kadinini kurtaracak çareyi bulmalidir. Çare tükenmemistir. Savaslarda kadinlarin öldürülmesi, kadinlarin tecavüze ugramalari SAVAS SUÇU kabul edilmelidir. Insanlik bu olgunlugu göstermelidir. Ünlü bir Amerikali general ve Cumhurbaskani savasi isteyen çocugu besiginde yok etmeli derken kadin ve genç kizlara tecavüz edenin ne yapilmasi gerektigini söylememistir. Insan öldürmeyi ögrenmemelidir, unutmalidir. Dünya barisi öyle gelecektir. Kadinin çilesi ve korkusu öyle son bulacaktir. ATATÜRK dünyaya seslenmistir: Yurtta baris, dünyada baris.. BARIS, insan, insanliga, dünyaya en çok yakisan seydir.
nazifkaracam@gazetetrakya.com
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol