KALKINMADA EĞİTİM ÖNCELİK TAŞIR

"Birden fazla fikir ortaya konmazsa insanoğlu onun iyi mi, kötü mü olduğunu kestiremez, sadece kendisine söylenene inanır. Fakat değişik ve çeşitli fikirler önüne konursa bunlar arasında bir seçme yetkisini elde eder. Nitekim saf altını da karşıdan tanıyamayız. Fakat bakırla karşılaştırılınca, değerini kolaylıkla buluruz. (Herodot)
"Tanrı yeryüzündeki insanlara sordu:
-Benden ne istiyorsunuz? Onlar:
- Yaşamanın gayesini, çalışmanın tekniğini, saadete kavuşmanın bilgisini öğrenmek istiyoruz, dediler.
- Tanrı cevap verdi:
- Size en büyük sermaye olarak aklı ve zekâyı veriyorum" dedi.
İşte eğitim ve öğretim, insanlar bu sorunun cevabını aldıktan sonra başladı. İnsanlık cehaletin, ataletin sessiz ve sakin vadisinde uyurken küçük bir bilgi ırmağı derin ve yıpranmış yatağında yavaşça akıyordu. Bu bilgi ırmağı Geçmiş dağlarından geliyor ve Gelecek Bataklıklarında kayboluyordu. İnsanoğlu karanlığın sınırından bilgi ufuklarına doğru yola çıkmıştı. Madde ile olan münasebetinden iş doğmuştu. Fakat madde henüz insanın emrine girmemişti. İnsanoğlu vahşet halinden medeniyet haline geçiş basamaklarında kurtuluşunu arıyordu. Aydınlığı getirecek sistemin geliştirilmesini bekliyordu. Bu beklediği şey eğitimdi, öğretimdi. Bu sıralarda insan yaptığı her işten fayda sağlıyordu. Fakat amatör bir işçiydi. Ama içinde bulunduğu şartlar onu profesyonel olmaya zorluyordu. Ne zaman ki insanoğlu eğitim ve öğretim basamaklarından çıkmaya başladı, işte o zaman profesyonel oldu ve gerçek refah yoluna girdiğini gördü. Ama insanlar için olsun, milletler için olsun refah yoluna girmeleri kolay olmadı. Önce işin, çalışmanın madde üzerinde hâkimiyet kurmanın bir takım teknik bilgileri gerektirdiği anlaşılmak icap ediyordu. Bundan sonradır ki insanlar EĞİTİMİN BİR GELİŞME VETİRESİ olduğunu anladılar. Çünkü eğitim bir insanda veya ulusta mevcut olan kabiliyetleri hürriyete kavuşturuyordu. Değişmek, gelişmek eğitimde amaç olarak görünmüştü. Zira eğitimin görevi, gerek ferdin, gerekse cemiyetin arzu ve ihtiyaçlarını en devamlı bir şekilde karşılamak gayesiyle, insanın hem çevresine uymasını ve hem de çevresini düzene koymasını mümkün kılmaktır.
Eğitim devamlı bir vetiredir ve muayyen bir yaşta başlayıp bitmez. Beşikten mezara kadardır. İnsanlar ve toplumlar bu vetirenin akımı içindedir. Bugün yeryüzünde eğitimin içine almadığı en ufak bir faaliyet olmadığı gerçeğinden hareket edersek şu sonuca varırız ki her insan bir ferttir ve kendine özgü çalışma tarife ile çalışır. Oysa ki bir insanın veya milletin çalışma tarifesini bilim tespit etmiştir. Bilimsel eğitim yolu ile düşünmesini öğrenmişlerdir.
A durumuna intibak etmiş bir insanın B durumuna da intibakını sağlamak Eğitimin görevidir. Gerçi insan tabiatı değişen şartlara intibak etmek bakımından harikulade bir kabiliyete sahip olmakla beraber, onun da bir dayanma ve esneklik sınırı vardır. Eğer uygarlığın komplike yapısı ve yorucu niteliği artmakta devam ederse insanların hayatın bu ağır cezasına dayanabilmesini sağlayacak imkanı ve bilgileri elbette ki eğitim getirecektir.
Ekonomiyi savunan ve ekonominin bir ulusun kalkınmasında en etkili yol olduğunu ispatlamayan çalışanlar hiçbir tekniğin kendi kendine problem çözmediğini bileceklerdir herhalde...
Devamı yarınki sayıda

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol