KARAAĞAÇLAR GİBİ KESTANE AĞAÇLARI DA KANSER Mİ OLDU?

Haberin Cumhuriyet Gazetesi’nde ne zaman yayınlandığını bilmiyorum. Çünkü haber üzerinde tarih yok. Yalnız haber Cumhuriyet Gazetesi’nin ve maalesef  haber doğru. Haber, Cumhuriyet Gazetesi yazdığı için doğru. Zira Cumhuriyet Doğru Haber verir. Gazete okuyucular tarafından öyle tanınmıştır.
İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker gazeteci idi. 1950 de Demokrat Parti’nin yayın organı Zafer Gazetesi’nde okumuştum. Gazeteler sabahleyin İnönü'nün evine getirildiğinde İsmet İnönü önce Cumhuriyet Gazetesi’ni ele alırmış. Bu olay damadı Metin Toker'in dikkatini çekmiş, ''Neden önce Cumhuriyet’i okuyorsunuz'' diye sormuş, İnönü verdiği yanıtta Cumhuriyet doğru yazar da ondan dolayı önce Cumhuriyet’i okuyorum, demiş.
Habere göre Kestane Ağaçları daha çok Zonguldak ve Trakya'nın Karadeniz kıyılarındakiler kuruyormuş. Bölgesel bir kuruma ama Kestane Ağaçlarının kurumasının çeşitliliklere bağlı olması gerekir. Haberde yer alan bir bilgiye göre Kestane Ağaçları parazitlerden hastalanmaktadırlar. Ağaçlarda parazitler olabilir ama bunların tedavisi vardır. O söz konusu edilmiyor. Önlemler alındığına ilişkin bilgi verilmiyor. Onun için konu hakkında fazla bir şey söylememiz mümkün değil.
Bundan 25-30 yıl önce yurdumuzda Karaağaçlar ayakta kurumuştu. O sıra ''EFSANEDEN GERÇEĞE KIRKLARELİ'' kitabını yazıyordum. Bazı Orman İşletme, Orman Bölge Şefleri ile görüştüm o zamanda kuruma olayı ile ilgili fazla bir şey söylenmiyordu. Yalnız bir Bölge Şefi kurumanın Çernobil Radyasyonu’ndan ileri gelmiş olabileceği söyleniyordu. Karaağaçın radyasyona duyarlılık gösterdiği dile getiriliyordu. Bilmiyorum ama Karaağaç yapısı itibariyle dayanıklı bir ağaçtır. Kolay kolay parazite hemen destek olacak cinsten değildir.
 İleri ülkeler ormanlarını nasıl koruyorlar fazla bilgi sahibi değilim. Bu ülkeler ormanlarını bizden daha iyi koruyorlar. Ülkemizin ÇEVRE TARİHİ OLSA NE KAYBETTİĞİMİZİ NE KAZANDIĞIMIZI-NEYİ YOK ETTİĞİMİZİ DAHA İYİ görme, inceleme, sorunlar üzerinde düşünme imkanımız olur. Toplumsal gerilik metre ile ölçülmediği için bu tür şeyler üzerine fazla bilgi sahibi olmamız maalesef tam olmuyor. Dün Karaağaçların kuruduklarını, bugün Kestane Ağaçlarının hastalandıklarını söyleriz, yarında bir başka şeyi söyler ve yazarız. Bir gerçek var ki yazalım yazmayalım, söyleyelim söylemeyelim ülkenin yeşilliğini koruyamıyoruz.
Özellikle Anadolu'da yangınlar Osmanlı Dönemi’ne ait "ANADOLU'NUN SALGINI-İSTANBUL'UN YANGINI- RUMELİ'NİN BOZGUNU" alışık düzeni bozdu. Hatırlıyorum yıllar önce TIRTILLAR Kızılcıkdere Korusu’nun yapraklarını yiyip bitirmişti.
 Ülkemizin maddi ve manevi değerlerinin korunmasının ÇEVRE İLE YAKIN İLGİSİ VARDIR. Yakın değil, her şey çevremize dahildir. Bu bakımdan çevrenin ne anlama geldiğini bilmemiz gerekir. Bilmiş olalım ki çevremizdeki karınca, sokağımızdaki kedi-köpek, ormandaki domuz, kurt, kertenkele velhasıl hemen ayağımızın dibinde ne görüyorsak gördüğümüz şey bizim çevremizi oluşturan maddi varlıklardır. Çevreyi, çevreciliği iyi bilirsek özlediğimiz yaşamak istediğimiz sağlıklı ortamı bulmuş ya da yaratmış oluruz. Ancak yöremizde, çevremizde bilgili ve bilinçli ÇEVRECİLER de vardır. Onları tanıyıp desteklememiz, özellikle TEMA'nın bizden yardım ve destek beklediğini bilmiş olmamız gerekir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol