Trakya Otocam Insan Kaynaklari Müdürü aziz dostumuz Sayin Talat Heral, Yazar Selahattin Demiraco ve ben geçen hafta sonu Dereköy, Karadere, Åzükrüpasa, Armutveren, Çukurpinar köyleri ile Üsküp Kasabasi'ni ziyaret etmistik. Geride biraktigimiz bu hafta sonunda ise yine üçümüz bu kez Kofçaz'in bazi köyleri ile ÇOCUKSUZ KÖY KULA'yi ziyaret ettik. Tabii yolumuz üstünde olan Elmacik, Terzidere, Kula daha sonra Çaglayik, Kuzulu ve Dereköy Gümrük Kapisi'ni gördük. Bu köy gezileri sirasinda gördüm ve anladim ki Talat Heral'in Kirklareli'nde gidip görmedigi köy, görülmeye deger yer kalmamistir. Demiraco bu köyleri yeni gördügünü söylüyor. Bu nedenle her köyde not aldi, insanlarla görüstü. Sayin Talat Heral da ilginç buldugu köy evlerini, insanlari ve doga manzaralarinin fotograflarini çekti.
Bir gezide, her yerde tanidik insanlari bulmak bir baska anlam ifade ediyor. Örnegin Terzidere'de de böyle bir tanidik çemberi içinde kaldik. Kirklareli'nde oturanlar, Istanbul'da oturup köyünü görmeye gelenler, agzi laf yapanlar, suskun olup dikkatle dinleyenler hep bir arada olunca ortaya çok degisik bilgi ve görüsler çikiyor. Dogal ki Orman Köylüsü ova köylüsüne benzemiyor. Orman köylüsünün sartlari daha agir, sikintilari, sorunlari daha çok. Onlarin gözden irak olduklarini da unutmamak gerekir. Insanlar düsünceli, gelecek için tahminleri yok, ülkenin sorunlari baglaminda bir sey söylemiyor, suskunlugu yegliyorlar. Selahattin Demiraco onlarla röportaj yaparken neler sordu, ne yanitlar aldi, Demiraco bunlari yazdigi zaman ögrenecegiz. Ancak Talat Heral'in fotografla tespit ettigi köy manzaralari, köylü kümeleri ve doga görüntüleri belgesel tespitler olmasi itibariyle anlamli olmaliydilar.
Kula Köyü'ne yillar önce bir arastirma için gitmistim. Aslinda Kirklareli'nin köylerini arastirmak, insanlarini, sorunlarini ögrenmek için dolasmisimdir. Yillar sonra bazi tanidiklarin kaybolduklarini, göç ettiklerini, fiziki sartlarin degistigini gördüm ve tabii üzüldüm. Gelecek zamanlarin fazla bir sey getirmedigini gözlemledim. Köylerin damlari, yollari, kahveleri, kahve masa ve peykeleri degismis ama insanlar hâlâ ayni seyleri konusuyorlar. Köyler hizla bosaliyor. Ortaya OKULSUZ ve ÇOCUKSUZ EVLER ve KÖYLER çikiyor. Köyler var ki yillardan beri okulsuz ve ögretmensiz, bayraksiz, bayramsiz yasiyorlar. O eski imamlar da yok ortada. Kula'da çocuklugun C'si kalmadigi gibi, imamin I'si de kalmamis. Gelen bir süre kalip gidiyormus. Bilgili, deneyimli köy dindarlarindan biri cemaati toplayip namazi kildiriyor. Burada sorun yok. Sorun Okulsuz ve Ögretmensiz köyde bayragin dalgalanmamasinda, ulusal bayramlarin yasanmamasinda, alacakaranligin artmasinda... Cumhuriyetin köye götürdügü modern binalarin yani okullarin yikima birakilmis olmasindadir.
Kula'da 80'lik Bahri Efendi Sayin Talat Heral'in köylüsü çikti. Talat Heral'in Istanbul Beykoz taraflarindaki CUMHURIYET KÖYÜ'nden oldugunu, bu köye Cumhuriyet adini Atatürk'ün verdigini ögrendik. Ve ilginçtir Kula'ya vardigimizda bir masada köylü insanlarinin bazilarinin yemek yediklerini gördük. Temiz kasik ve tabaklar içinde Etli Mantar Yemegi, Salçali Makarna ve Revani Tatlisi ile köy ve kasaba ekmegi dikkatimizi çekti. Tereyagli nefis bir Pirinç Pilavi sofraya zenginlik katiyordu. Görülüyor ki köylerde eski yeni yan yana, çagdaslik gerilik karsi karsiya gelecegi belirlemeye, geçmisi sorgulamaya çalisiyor. Evlerde ve sokaklarda çocugun kalmadigi Kula Köyü bana Türkiye kirsalinin, orman içi köylerin hikayesi gibi geldi. Sayin Talat Heral'in çektigi fotograflar gelecek kusaklara bu baglamda çok seyleri anlatacaktir.
Bu gezinin sonuna ilerde dönecegiz.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol