13.30'da Kosova sinirina geldik. 14.45'te ancak geçebildik gümrügü. Giristeki köyün adi: Elezinhani. Türkçesi: Ilyasin hani.
1396'da Türklerin eline geçen Kosova, Osmanlinin önemli yörelerinden birisi. 2 milyon nüfuslu Kosova'ya geldik. 1389'da yapilan Kosova savasiyla alinan diyardayiz. Baskenti Pristine olan Kosova'yi 88 ülke tanimis. Taniyanlarin basinda gelen ülkelerden birisiyiz. Belki de ilk ülke imisiz. Kosova bugün devlet olarak yolunda yürüyebiliyorsa, bunun en büyük pay sahibinin Türkiye oldugunu kabul ediyormus. Türkiye'ye minnet duygusuyla bagliymislar Rüstü beyin söyledigine göre. Islenebilir arazisi çokmus. En önemli yani, yer alti zenginligi, maden kaynaklari. Mitraviza yöresinde çinko, kursun, gümüs yataklari varmis. Altin da çokmus. Altin yataklari çok zenginmis. Bu madenleri isleyen fabrika Sirp tarafinda, Sirbistan'da kalmis. Madenler Kosova'da, fabrika Sirbistan'da olunca…
Kaçanik köyünden geçtikten sonra Åzardag eteklerinde saatlerce süren bir yolculugun ardindan Prizren'e yaklasiyoruz. Tam karsimizda bir dagin tepesinde sönmüs volkan var.
Saat 17'de Prizren'de Hotel Ok'tayiz. Sözde bes yildizli bir otel ya… Yildizlar ya bedava bulunmus, ya defolu veya hormonlu olabilir. Çünkü… Havuzu var, suyu yok. Odalarda kalorifer veya elektrikli sistemle isitici bir durum yok. Banyo yapmaya kalkisiyoruz, sicak su akmiyor. Iliga yakin soguk suyla görüyoruz isimizi.
Pasayeri köyü azasi Recai Gönültas'la 112 numarali odayi paylasiyoruz.
Saat 18'de yemek fasli basliyor. Yemek beklerken alabildigine mesrubat içtim ki yemege fazla gereksinim kalmasin.
Önce bir tas çorba. Ekmeksiz yenecekmis. Burada adet böyleymis. Çorba ekmeksiz yenirmis. Arkadaslarin çok garibine gitti. Ben böylesi gezilerde ekmegi hiç aramadigim, hemen hemen hiç ekmek yemedigim için dert etmedim. Açik büfe degil burada sistem. Garsonlar getirdi önümüze yemekleri. Çorbanin ardindan üzerinde peynir kiyilmis salatalik geldi. En son olarak patates kizartmasiyla birlikte irice boyutlu dörder köfteyle ekmek.
Doyduk. Aç kalan olmadi.
Yemek sirasi, bugece oynanacak olan Fenerbahçe-Galatasaray maçi için tahminlerde bulunduk. Ben, maçi Galatasaray'in alabilecegini, en kötü olasiligin beraberlik, o da gollü beraberlik olabilecegini söyledim.
Odama çiktim. Bes on dakika takildim. Disari çiktim. Bir de baktim, benim gibi bir kisi kalmis ortalikta: Poloz muhtari Nemci Öztürk. Geri yani olducagi gibi sehre gitmisler otobüsle, Diji-Türk'ten Fenerbahçe-Galatasaray maçini izlemek için. Nemci Öztürk'le ikimiz ortalikta kalakalmisiz. Salonda birazcik oturduk, sagdan soldan dedikodu yaptik. Fazla uzatmadik bu fasli. Iyisi mi, odalarimiza çekildik, dinlenmeye biraktik kendimizi.
Gidenler pek rahat etmemisler. Kahvelerde yer bulamamislar. Tiklim tiklimmis her yer. Fenerbahçe maçlari burada Ali Åzen'den dolayi olaganüstü revaçtaymis. Hele de derbi maçlar tipki Türkiye'de oldu gibi çok ilgi görüyormus.
Kafile baskani Erhan bey, kahvede gençlerle sakalasmis, "Yerinize 5 Euro vereyim!" diye. 5 Euro'yu duyan Kosovali gençler gerek ciddi, gerek saka, 10 Eurodan aralamislar pazarlik kapisini.
Devami Var..
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol