KÖYLER ÇOKTANDIR FERİDE'SİZ VE ATATÜRK'SÜZ

29 Ekim 1923 yılında Cumhuriyet ilan edildiğinde 11-12 milyon olan nüfusun % 80'i köylerde yaşıyordu ve de okuma yazma bilmiyorlardı… Yani eğitimsizdiler. Halkın ve memleketin bu acıklı durumunu, karanlık yüzünü dikkate alan Cumhuriyetçiler eğitim seferberliğine koyuldular. Halkın okuma yazmayı çabuk öğrenebilmesi için HARF DEVRİMİ yapıldı. Millet Mektepleri açıldı. Öğretmen ve okul olmadığı için okul yapımına, öğretmen yetiştirilmesine hız verildi. Askerde Onbaşı ve Çavuş olanlar kısa süreli eğitim kurslarına tabi tutularak 3 sınıflı köy okullarına Öğretmen - Eğitmen yapıldılar. Öğretmen yetiştikçe de köy okulları beş sınıflı olmaya başladı. Cumhuriyet'in o yıllarında Kırklareli'nde dahi okul sayısı parmakla sayılacak ve gösterilecek kadar azdı. Tabii Kırklareli'nin eğitim tarihi bilinmediği ve yazılmadığı için insanlar geçmişin bu acı gerçeklerinden habersiz yetişmişlerdir.
Bugün Türkiye'nin nüfusu 73 milyondur ve halkın % 90'a yakını şehirlere göç etmiştir. Bir anlamda Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki eğitim-öğretim tersine dönmüş, köyler okulsuz, öğretmensiz ve çocuksuz bir sürece girmiştir. Köylerde yaşayan nüfusun yarıdan çoğu şehirlere göç etmiştir. Öğretmenlik ve Müfettişlik yapmış olan ünlü romancı Reşat Nuri Güntekin' in ÇALIKUŞU ROMANI'nda anlattığı gibi FERİDE ÖĞRETMENLER artık köylerde değildir. Köy'ün Feride Öğretmenleri şehirli olmuşlardır. Köyün çocuklarını şehir ve kasabalara taşımaya başlamışlardır.
Oysa Cumhuriyet'in ilk hanım öğretmenleri o yıllarda kendilerini Çalıkuşu Romanındaki FERİDE gibi görüyorlardı. Dağ köylerinde tek başlarına büyük bir ideal ve ülkü ile öğretmenlik yapıyorlardı. Mustafa Kemal onların köylerdeki eğitim mücadelelerini, cehaletle savaşlarını Reşat Nuri'nin bu kitabını okuyarak öğrenmiş, bu kitabı, yani "ÇALIKUŞU"nu, "AKZAMBAKLAR ÜLKESİ FİNLANDİYA" ve "ÜLKÜCÜ ÖĞRETMEN" kitaplarını savaş cephelerinde dahi yanından eksik etmemiştir. 26 Ağustos 1922'de, Büyük Taarruz gecesi Afyon Cephesi'nde bir gecede Çalıkuşu'nu okumuş, sabahleyin cephe komutanlarına ve öncelikle İsmet İnönü'ye bu kitabı okumasını tavsiye etmiştir.
Eğitimde bu ideal, bu heyecan ve bu ülkü bugün yoktur. Çünkü 20 yıla yakın bir zamandan beri Türk köyleri öğretmensiz ve okulsuzdur. Bu süreçte Cumhuriyet'in FERİDE ÖĞRETMEN'i, eğitimin BAŞÖĞRETMENİ ATATÜRK artık köylerde, köy okullarında değildir. Cumhuriyet'in köylerde ilk modern binaları sayılan Köy Okulları yıkıma bırakılmışlardır. Türk eğitiminin başında ve içinde olanlar "KÖYLERDE ÇOCUK YOK" deseler de köylerde kasaba ve şehirlere taşıdıkları çocukların babaları, anneleri, dedeleri bir üst okula gidemeyen abla ve ağabeyleri vardır. Bunların eğitim ve aydınlanma hakları yok mudur? Oysa Cumhuriyeti kuranlar özellikle ve öncelikle imamın yanına öğretmeni, caminin yanına okulu koymaya özen göstermişlerdir. 1930 yılında çok partili hayata geçişte başarısızlığa uğrayan, halkın demokrasiye hazır olmadığını gören Atatürk, Başbakan İsmet İnönü'ye "İSMET BAŞA DÖNMEYE VAR MISIN?" diye sorduğunda O'da "VARIM" demiştir. Ondan sonra tekrar başa dönülmüş, halkın ve yetişen Cumhuriyet çocuklarının eğitim ve öğretimi yeni baştan ele alınmış, HALKEVLERİ, HALK ODALARI ve KÖY ENSTİTÜLERİ o zaman açılmışlardır. Çünkü halkın okuması, yetişen kuşakların eğitimi, İsmet İnönü'nün dediği gibi "İNSAN OLMAK, MİLLET OLMAK DAVASIDIR".
"Çalıkuşu, Osmanlı'nın son zamanlarında yaşanan duygusal bir olayı anlatmakla birlikte dönemin toplumsal sorunlarını eleştirel olarak da ortaya koymaktadır. Çalıkuşu, Türkiye'de yeni ve modern bir dönemin başlamasını özendiren bir roman olarak kabul edilmektedir.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol