Geride biraktigimiz Cumartesi günü geleneksel gezi kapsaminda Talat Heral, Selahattin Demiraco ve ben Inece Kasabasi üzerinden Koyunbaba, Kayali (Bedre), Yoguntas (Polos), Karahamza ve Çesmeköy ziyarette bulunduk. Gezimizin amaci köyleri, tarihi yerleri, dogal güzellikleri görmek, kahvelerde konusacak yurttas bulursak, onlarla dereden tepeden sohbet etmek. Sonra gözlem ve izlenimlerimizi yazmak. Degisen ve gelisen köylerde çeliskileri yakalamak. Öyle ya bugün köylerimizde geçmise oranla bir DEÄzIÅzIM ve gerileme gözlenmektedir. Bu degisimi Koyunbaba Köyü'nde gördük. Cumhuriyet döneminde köyden birçok insan yetismis. Köyden ögretmen çikmis, mühendis çikmis, idareci çikmis, politikaci çikmis, is adami çikmis ve bunlarin tümü köyden ayrilip isleri ve meslekleriyle beraber baska yerlere gitmisler. Babasi orman mühendisi, oglu insaat mühendisi olan Ahmet Gençalp, Ingiltere'de ihtisas yapmis, Moskova'da is kurmus. Onunla tanistik. Cumhuriyetin ilk yillarinda köyünden, mahkeme salonundan, nüfus dairesinden, Jandarma karakolundan baska yer bilmeyen, Kasabaya ve özellikle Istanbul'a gideni parmakla gösteren bu insanlar yani köylüler simdi içlerinden her türlü insani, meslek mensubunu çikarmayi, onlari dis ülkelere kadar göndermeyi basarmistir. Bizim yöremizde köylerde okuma yazmayi bilmeyen kalmamistir. Bu, Cumhuriyetin basarisidir. Ancak bunun yaninda köylerde göç ve yoksulluk da yasandigi gözden kaçmiyor. Köyde ileri geri adimlar görülüyor.
Netekim bugün Cumhuriyetin okulu köylerde kapalidir, ögretmen yoktur. Koyunbaba da bu tür köylerden biridir. Netekim bu köyden Ahmet Durak adinda bir vatandas, "BIZIM OKULUMUZ NEYE KAPALI? ÖÄzRETMENIMIZ NIÇIN YOK" diye sordu. Demiraco bir baska vatandasla konusup notlarini alirken, Talat Heral Rusya'da is ve sirket kurmus. Koyunbabali Ahmet Gençalp ile konusurken ben bu soruya muhatap oldum. Åzunca köy dolastik bu soruyu ilk defa soran Koyunbaba'dan Ahmet Durak oldu. Karahamza Köyü'nde ise benim bir sorum üzerine köylü vatandas, "Ne okul kaldi ne de senin açilisini yaptigin Atatürk Büstü. Hepsi yok oldu" dedi. 1960'li yillarda Karahamza'ya okulun ATATÜRK BÜSTÜ'nün açilisi için çagrilmis ve bir konusma ile büstü açmistim. Kirk yil sonra ayni köyde bunlarin olmadigini isitip görmek hüzün vericidir. Türkiye ne kadar geriye düsmüstür?
Koyunbaba'da bir baska yurttas da arazilerin el degistirdiginden Trakya'nin eyalet olacagindan bahisle bunlarin ne anlama geldigini sordu. Belli ki köylerde yanit arayan sorular vardir. Köyün Cumhuriyet ögretmeni olsaydi köylü bu soruyu köyün ögretmenine sorardi ve yanitini da dogru biçimde alirdi.
Buradan Kayali Köyü'ne geçtik. Köyde dügün vardi. Davul ve zurnalar çaliyordu. Köylü kahvelerdeydi. Eskiden öküz arabalariyla dügünlere tasinan insanlar bugün otomobillerle dügüne geliyorlar. Artik Trakya köylerinde kaç göç olmadigi için insanlar daha giyimli ve açik hareket ediyorlar. Bizi Dügün Yemegi'ne davet ettiler. Tesekkür ettik. Kahvenin yola bakan duvarinda "Gezici Kütüphane Duragi" diye bir tabela okudum. Gezici kütüphane araci Kültür Bakanligi'nindi. Ancak simdilerde Kirklareli'de iki ilçe ile birkaç kasaba kütüphanesi kapanmis vaziyettedir. Gezici kütüphane araci da görünmez olmustur. Köy okullarinin kapanmasindan sonra kapanma sirasinin Halk kütüphanelerine geldigi anlasiliyor. Bir vatandas, "Gezici Kütüphane artik buralara ugramiyor" dedi. Oysa Bulgarlar 1830'lu yillarda esek sirtinda köylere kitap tasirken biz 180 yil sonra kütüphane aracini köylere götüremiyoruz. Düsündürücü degil mi? Köylerde aydinlanmanin sinirlari daraliyor, ufku karariyor.
Kayali, okumusu çok köylerden biridir. Basarili is adamlari yetistirmekle taninmistir. Geçmiste baglari meshurdu. Kirklareli Rumlari 15 Agustos Meryem Yortusu için Kayali Köyü'ne (Bedre'ye) gelirlerdi. Bugün de nüfusu kalabalik ve gelismis bir köydür.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol