KÖYLÜLER SEHRE GELMEMISLERDI NIYE ACABA?

Sosyal hayatin önemli günlerinde köylünün sehre gelmesi normal olaylardan biridir. Köydeki imkanlar ihtiyaci karsilamaz olunca köylünün geldigi yer ya kasaba yada sehirdir. Özellikle ulusal ve dini bayramlarda köylüyü sehirde görmeye alismisizdir. Cumhuriyet dönemi böyle bir gelenek yaratmistir. Biz çocuklugumuzda Ilçe merkezine gider orada yapilan bayramlari izler, bayram alisverislerini yapan büyüklerimizle beraber bir degisikligi, bir güzelligi yasardik. O yillarda sehre gelmenin ekonomi ile bir ilgisi yoktu. Vesile aranir sehre gelmek için. Ancak zaman içerisinde ve özellikle son yillarda ve su siralarda köylüyü sehirde görmek nerede ise bir hayal oldu. Peki ne oldu da köylü, eski bir ifade ile çarikli, sarikli, sakalli insanlar sehre pek ugramaz oldular. Kasketlikler sehre küstüler mi? Yoksa buralara gelecek ekonomik güçleri mi kalmadi.

Evet, köylü sehre küs degil ama ekonomik gücü sehre gelmesine yetmiyor. Bu nedenle onu kent çarsilarinda görmek mümkün degildir. Oysa bundan bir kaç yil önce bu insanlar kentlere gelir, buralardaki ugrak yerlere gider, alisveris yapar ve köylerine dönerlerdi. Lokantalar onlarla dolardi. Bezzaz dükkanlarinda, kuyumcularda, siyasi parti merkezlerinde onlar vardi. Hem bilgi verirlerdi, hem bilgi alirlardi. Simdilerde yok böyle seyler. Köylünün sehirdeki yogunlugu kaybolmustur.

Köylü niye yoksullasti? Niye fakirlesti?

Köyün ve köylünün hayatini ve sartlarini bilmeyenler bu soruya yanit veremezler, açiklik getiremezler. Zira bilmek lazimdir ki köylünün sattigi ile aldigi arasinda büyük farklar vardir. Onun üretimi genelde mevsimliktir. Üretip sattigi seyler bir kaç kalemi geçmez. Ayrica son yillarda köylünün ürününe verilen taban fiyatlar maliyeti karsilamaz olmustur. Daha buna benzer sartlar Türk köylüsünü zor duruma düsürmüstür. Çiftçi tarimsal alandan giderek uzaklasmaktadir. Son yillarda bir milyona yakin çitçinin çifligi biraktigi, köylerden ayrildigi söylenmektedir.

Bugün itibariyle köyde yalniz yoksulluk, fukaralik yoktur. Köylünün, köylü genç kiz ve erkeklerin, okumak isteyenlerin evlenme çagina gelmislerin baska sorunlari da vardir. Temelde yatan bu sorunlari arastirip irdeleyen yoktur. Köylü tarihte Ispanya’ya çikarma yapan Tarik Bin Zeyad gibi bir durumla karsi karsiyadir. Tarik Bin Zeyad, askerlerine, “Önünüzde düsman, arkanda deniz oldugunu unutma” demek suretiyle askerini savasmaya zorlamistir. Onun gibi, köylü köyünü birakip sehre gelse is yok, as yok, yasam daha pahali köyde kalsa üretim yetersiz, fiyatlar tatmin edici degil, aldigi pahali, sattigi ucuz.. Bu durumda ne yapsin köylü, çiftçi..

Köy Isleri Bakanligi 1963 yilinda kurulmustur. Çünkü köylü üreticidir, memleketin temelidir. O, hem üretici ve hem tüketici kesime aittir. Bu nedenle bir Bakanliga ihtiyaç duyulmustur. Zira köylü kente geldiginde para birakir, kentten köye, sartlari elverdigince yeni seylerle döner. Bu bakimdan köylü kent çarsilarinda, kent dükkanlarinda, kent pazarlarinda görülmezse esnafin isi zordur. Bu nedene bagli olarak köylüyü (çiftçiyi) bitirmemek, ona destegi daha da arttirmak, daha fazla üretime tesvik etmek gerekir. Bütün dünyada çiftçiler hükümetlerin destegine sahiptir.

Bu bayram arifesinde köylüyü düsündüm. Çünkü ben de bir köylüyüm. Tuzla bibere ekmek banmis, agaç kütügünü, çavdar saplarini yastik yapmis, güneste yanmis, manda izinden su içmis, ormanlardan sirtla odun tasimis, hayvan otlatmis, ekin biçmis, pancar, misir kazmis bir insanim. Onlarin sizisini iliklerimde duyarim. Çok da faydaci, çok da gerçekçi ve sagduyulu olduklarini bilirim.

Her seye ragmen umudu kaybetmiyelim derim ve okurlarimin bayramini kutlarim.

nazifkaracam@gazetetrakya.com

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol