KÖYLÜYÜ ÇANKAYA’YA ÇIKARAN LİDER SÜLEYMAN DEMİREL

Türk Demokrasi'nin sembol isimlerinden ve liderlerinden Süleyman Demirel, hayata veda etti. Rahmetli Süleyman Demirel birçok yönden çok partili hayatımızın sembollerinden biriydi. Demokrasimize Isparta'nın İslam köyünden gelmişti. Köylü kökenli liderdi. 1960'lı yıllarda Adalet Partisi Genel Başkanı Ragıp Gümüşpalan'ın vefatı üzerine gökten iner gibi hiç kimsenin tanımadığı, ismini duymadığı biri olarak Türk siyaset sahnesine girivermişti. Hiç unutmam; rahmetli Demirel siyaset sahnesine çıktığında HÜRRİYET Gazetesi onu bir Amerikan şirketinin Türkiye temsilcisi olarak tanıtmıştı. Sonradan öğrenmiştik ki Süleyman Demirel, Mori Son şirketi ile bağlantılı, Türkiye'de Devlet Su İşleri'nde çalışan yetkili biridir. Demokrat Parti Liderleri, onu "BİZİM SU İŞLERİ MÜDÜRÜMÜZ" diye anarlardı.
Süleyman Demirel Türk siyaset sahnesinde dolu dolu 40 yıl kalmış, bu süreçte birçok defa devlet yönetimine gelip gitmiş, olaylar yaşamıştır. Fötr şapkası ile bir görüntünün, bir söylemin sembol ismi idi. O köylüyü ÇANKAYAYA ÇIKARAN LİDERDİR. Mustafa Kemal Atatürk, Türk köylüsünü entelektüel düzeyde düşünmüş, memleketin hakiki sahibi ve efendisi olduğunu söylemiş ve köylüyü öyle görmek istemiş ve bu sıfatla KÖYE GİDEN İLK DEVLET ADAMI olmuştur. Süleyman Demirel ise bir köylü okumuşu, bir köylü siyasetçisi olarak köylü ağzını Çankaya'ya çıkarmış, Çankaya'da, siyaset meydanlarında köylü ağzı ile konuşup "VA MI BUNUN BAŞKA TÜRLÜSÜ" demiş biridir. O, "ŞEHİRDE NE VARSA KÖYDE DE O OLACAK" deyip köylüyü, köyünde tutmak istemiş kendine özgü bir siyaset adamı idi. Bu nedenle Süleyman Demirel köye ve halka hilesiz, hurdasız yakın olmuş, köylü ile doğrudan ve şahsen diyalog kurmuş bir politikacı idi. Akıllı, zeki ve de kurnazdı. Yeri geldiği zaman esprili konuşurdu. Türkiye'nin başına birçok defa seçim ve darbe sonucu gelip, gitmiş olmasına rağmen bu durumu hiç yadırgamamıştır. Türkiye'nin sorunlarını, köyün AYLAK ADAMLARINDAN-TÜCCARLARINDAN-KENDİSİNE İLETİLENLERDEN ÖĞRENMİŞTİR. Şahsen tanık olmuşumdur. Kırklareli'nin Değirmencik (Lefeci) köyünden Selim Sungur ile şahsen mektup ve telefonla görüşür, bilgi alışverişinde bulunurdu. Bir ara Selim Sungur'un hasta olduğunu öğrenmiş, ona telefon ederek, "Hastaneye git, adımı ver bütün masrafları bana yazıp göndersinler" demişti. Valilik kanalı ile de Selim Sungur'a bir televizyon göndermişti. Rahmetli Selim Sungur da Türk köyünün, Türk köylüsünün tipik bir sembolü idi. Ağzı laf yapıyordu. Birçok politikacı ile özel görüşmeleri oluyordu. Rahmetli Demirel'in Amerikanvari siyasetçi görünümü, köylü için sempati yaratıyordu. Süleyman Demirel şüphesiz ki dindar, dini siyaset için kullanan biri idi. Parti Genel Başkanları içinde en çok İmam Hatip Okulu açmakla övünüyordu. Diyebilirim ki Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü'den sonra devleti en iyi anlamış politikacı idi. O, Türk Politika Sahnesi'nde renkli bir sima idi. Fötr şapkası halka bir mesajı olduğuna işaretti. O, 1950'li yıllarda CHP'nin ünlü genel sekreteri rahmetli Kasım Gülek'e benzer özelliklere sahipti. Kasım Gülek, gündemde kalabilmek için, hamamda basın toplantısı yapar, eşeğe binip köyün içine öyle giderdi.
Ne diyelim; ölüm herkes için var. 70 yıllık çok partili hayatın renkli siması Süleyman Demirel'e tanrıdan rahmet dileriz. O da diğerleri gibi Atatürk ve İnönü'nün yattığı Ankara'da değil, Ankara'nın dışında, uzaklarda gömülmeyi tercih etmiştir. Bu bir Ankara'dan kaçış mıdır? Bilemeyiz.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol