KÖYLÜ YAZARLAR ARTIK OKUNMUYORLAR MI?

Şimdi tarihini, yılını hatırlamıyorum ama konuyu biliyorum. Köy Enstitülü yazar Talip Apaydın ile kentli yazar İnci Aval KÖY ROMANI'nı konuşuyorlardı. Talip Apaydın artık Köy Romanı'nın ve Köy Enstitülü yazarların okumadıklarını söylüyordu. Talip Apaydın bunu Köy Romanları'nın baskı sayısına dayandırıyordu.
    Türk Köyünün romanı edebiyata geç girmiştir. Çünkü, Osmanlı yazarları köyü ve köylüyü bilmiyor ve tanımıyorlardı. Köye hiç gitmemişlerdi. Ancak, "Gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüz" demeyi biliyorlardı. Oysa Türkiye'de nüfusun yüzde 82'si köylerde yaşıyordu. Türkiye bir KÖYLÜ MEMLEKETİ idi. Köylü bilmez ama, köylüyü anlatan, köyün içyüzünü koyan Köy Enstitülü yazarlardı. Onların çocukları idi. Köy Enstitülü yazar Mahmut Makal yazdığı "BİZİM KÖY" adlı kitabı ile Türk köyünün içyüzünü çarpıcı biçimde ortaya koymuştur. Makal'ın yazdıklarına kimse inanmak istememiştir. Hatta bu yüzden kendisini suçlamışlardır. Ancak gerçek yürümüş, köy, roman konusu olmuştur.
   Köy Enstitülerinden 200 dolayında köy kökenli yazar, sanatçı ve bilim adamı yetiştirmiştir. Bunlardan bir kısmı profesyonel yazar ve sanatçı olmuştur. Türk Köyü onlarla tanınıp anlatılmıştır. Bugün Köy Enstitülü yazarların çoğu hayata veda etmiş bulunmaktadır.
   Bugün Türk köyünün bilinmeyen tarafı yoktur. Köyün, Köylünün her şeyi bilinmekte, her şeyi kitaplarda yer almaktadır. Ancak bu köyün artık yazılmayacağı, anlatılmayacağı anlamına gelmez. Cumhuriyetin sahip çıktığı köy,  köylü birçok sorununu çözmüş ise de yine de zamanla yeni sorunlar oluşturmuştur. Köy, Köylü değişmiştir. Köylü yazarlar için köyün yeni sorunları vardır. Eski Köy'ün gittiğini, yeni köy ve köylünün geldiğini, bunun ağzı laf yapan, azbuçuk bilgisi, tecrübesi olan köylü olduğunu bilmek lazımdır. Köyde, köylüde az da olsa bilgileme, bilinçlenme ve kültürleşme vardır. Bu husus gözden kaçmamalıdır.
   1950'den sonra Türkiye'de bir KÖY EDEBİYATI oluştuğu doğrudur. Köyün okumuşları artık köyde kalmıyor. Hatta köylü bile fırsat bulduğunda kente gelip yerleşmektedir. Tabii köyden gelenin kentli olması kolay değildir. Zaman alan bir DEĞİŞİM SÜRECİ'nin yaşanması gerekiyor. Bunların köy üzerine yazılmış ve yazılacak olan romanları, öyküleri okuması beklenemez. Çünkü o artık kentte yaşadığı için Kentli Yazarların ne yazdıklarını merak noktasındadır. Bu yüzden köy romanları artık eskisi kadar çok sayıda basmamaktadır. Talip Apaydın bundan şikâyetçidir. Fakat bugünkü sonucu normal karşılamaktan başka çare yoktur.
  Evet, Cumhuriyetin ilanından sonra köy ve köylü üzerine kitaplar yazılmış ve bunlar köyü merak edenler tarafından çokça okunmuşlardır. Bu yüzden ortaya belli düzeyde bir Doyum Noktası oluşmuştur. Yukarda da değindiğimiz gibi köy ve kırsal kesim bugün Yeni Sorunlar üreten bir konumdadır. Köy aydın insandan, öğretmenden, okuldan mahrumdur. Köyün Karanlığı gitmeden köyü yeni bir karanlık kuşatmıştır. Siz biliyor musunuz köyün genç insanları evlenemiyorlar. Köyün kızları işi olamayana gitmiyor.  Bu nasıl bir sorun getirir bugünkü Türk köyüne? Bilen, araştıran var mı? Doğa kanunlarının üstüne kanun olmadığını Ecevit söylemiştir. Birileri çıkacak Yeni Türk Köyü'nün Yeni Romanı'nı yazacaktır. O zaman Köy Romanı yine okunacaktır. Böyle biline.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol