Yillar önce okumustum. Birlesmis Milletler Teskilati geri kalmis ve az gelismis ülke yöneticilerine, önce yönettiginiz yerin sosyal, kültürel, ekonomik durumunu ögrenmeyi ve halki tanimayi ögütlüyordu. Yani çevre taninmadikça kalkinma, gelisme, ilerleme istenilen düzeyde olmaz. Bazi Afrika ülkelerinin bu tavsiyeye uyduklarini o yazida okumustum. Åzu an aklima Trakya Otocam Insan Kaynaklari Müdürü Aziz Dostum Talat Heral'in çevreyi niçin tanimak istedigini simdi daha iyi anlamis oldum. Fabrikasinda çalisacak insanlari alirken onlarin çevreden kaynaklanan ve çevre ile olusmus baglantilarini bilmesi ne kadar yararli sonuçlar verecektir, bir düsünebiliyor musunuz? Ancak ne var ki bizde henüz ÇEVRE'nin taninmis, kavranmis, ögrenilmis, yararlari anlasilmis degildir.
Åzimdi bize, yani Talat Heral, Selahattin Demiraco ve bana denebilir ki Vize'de bir geçmis uygarlik var, pekiyi Vize yolu üzerindeki PAZARLI KÖYÜ'nde tarih diye ne var? Çok sey var. Demiraco yazacaktir ama ben de konuya deginmeden geçmek istemiyorum.
Evvela köyün adi tarih ve bilinmesi gereken önemli bir olay. Köy için bir baska ad da olabilirdi. Ama akilli bir insan köyün yakininda bulunan kaleyi dikkate alarak, bu kalenin çevresinde belli günlerde pazarlar, panayirlar kurmus olmalidir düsünce ve bilgisinden hareketle köye PAZARLI adini uygun bulmustur. Pazarli, pazarin kuruldugu yer demektir. Tarihte kaleler içinde yasayanlar için kale çevresinde belli zamanlarda pazarlar, yilin belli günlerinde de panayirlar (Pazarin daha büyügü) kurulurdu. Arastirin, göreceksiniz ki her kalenin çevresinde pazar veya panayir adi vardir.
Tabii kalede yasayanlar için pazar olur da buralarda yasayanlar için tarih olmaz mi? Mesela Pazarli'da kaynaklar var. Tarihin kaydettigi bu kaynaklarin sulari simdi köylere içme suyu olarak veriliyor. Kaldi ki Pazarli Köyü'nde Istanbul veya çevredeki bazi önemli yerlesim merkezlerine götürülen tarihi su kanallari bulunmaktadir. Yol boyundaki kahve önünde oturmus, agzi laf yapan köylüler de ayni seyi söylediler. Tekirdag'daki gibi bir UÇMAKDERE'nin de Pazarli'da oldugunu söylediler. Tekirdag'dakini görmüstük de Pazarli'daki Uçmakdere'ye gidememistik. Ama köyün hemen yakinindaki yüksek tepelerden gelen suya bagli olarak geçmiste mutlaka ilgi toplamis olan tarihi Su Degirmeni'ni gördük. Orasini satin alan bir Ziraat Memuru emeklisi bu tarihi degirmeni folklorik eserler müzesi haline getirmis. Bir de Balik Lokantasi tesis etmis. Bunlar Türkiye'de son yillarin küçük Köy Isletmeleri'dir. Tarihi bir mekan, tarihi özelligi olan eski bir degirmeni müze ve Balik Lokantasi haline getirmek önemli bir olay. Selahattin Demiraco isletme sahibi ile görüsüp notlar alirken biz Talat Heral ile duvarlardaki Halk Kültürü kapsamindaki tarihi araçlari, mesela simdi hemen aklima gelen Su Yatigi, Yaba, Boyuduruk, Tinaz Küregi, Fener ve daha onlarca eser dikkat çekiciydi.
Pazarli halki da göçmen bir halk. Bulgaristan ve Yunanistan'dan gelmisler. Konusmalarina bakarsaniz kafalari aydinlik insanlar. Çok eski bir tarihin üzerine oturmuslar. Farkindalar veya degildirler ama orada bir tarihin yazili oldugunu biliyorlar. Vize ile Pazarli Köyü arasinda M.Ö. Pers Hükümdari Darios'un (Dara'nin) burada ordugah kurdugunu onlara kimse söylememis olsa bile, biz söyledik. Darios için çikarilan Karpuz Kaldiran kaynagindan söz ettik. Ben Poyrali Köyü'nden Vize ve Saray Panayirlarina giderken bu kaynagin suyundan içmisimdir. Yolun hemen güneyinde ve alt tarafinda olan bu kaynak 5-6 kiloluk bir karpuza göbek attiracak güçte kaynardi. Åzimdiki durumunu bilmiyorum. Bilmek isteyenlere tavsiye ediyorum. Gidip görmedigimiz her sey bizim bilgimiz disindadir.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol