KULA'DAN SONRA SON DURAK KUZULU

Bizim, Selahattin Demiraco ile ÖNADIM'da baslattigimiz CUMARTESI SOHBETLERI'ne bir süre önce Trakya Otocam Insan Kaynaklari Müdürü Talat Heral katilmis ve onunla, onun rehberliginde birinci ve ikinci Ormaniçi Köy Gezileri'ni gerçeklestirmis bulunuyoruz. Birinci gezide gittigimiz köylere dair gözlem ve izlenimlerimi anlatmis, ikinci gezinin de ilk bölümünü birkaç gün önce yazmis bulunuyorum. Cumartesi Sohbetlerimiz, gezilerimiz ve yazilarimiz büyük ilgi gördü. Anadolu Üniversitesi Açik Ögretim Fakültesi Kirklareli Il Temsilcisi Ögretim Görevlisi Münür Saygin, TEMA ISKI Baskani Hayrettin Karaca'nin gelini Dr. Alev Karaca da bu gezilere, sohbetlere katilmak istediler. Bundan sonraki gezi ve Cumartesi Sohbetlerimizde onlari da aramizda görecegimizi umarak, bu ikinci gezinin son bölümünü Kula Köyü'nde kaldigimiz yerden anlatmaya devam ediyorum.
Kula Köyü, Bulgaristan sinirina yakin bir köy. Köy, geçmisten bugüne fasulyesi ve bali ile meshur olmus. Osmanli Sarayi'na buralardan fasulye ve bal gittigi söylenir. Daha önce Armutveren Köyü'nde bu bilgiye ulasmistik. Onlar da fasulyelerinin, kuzu çevirmelerinin sarayda pisirilip yendigini söylediler. Keza Kula'dan sonra gittigimiz Geçitagzi (Burgazcik) köylüleri de ayni seyi dile getirdiler. Ormaniçi köylerde ilginç bir övünme nedeni. Övünülecek baska sey olusmamis. Mesela içlerinden ünlü biri çikmamis. Belki bir gün çikar diye bekleyenler vardir.
Ormaniçi köylerin ortak özelligi Orman Isçiligidir. 1980'den beri kendilerine degil, Orman Isletmelerine çalisiyorlar. Orman Bakanligi bu köyleri kalkindirmak için çok proje gelistirip uygulamis, ancak hiçbirinde basarili olamamistir. OR-KÖY'ün gayretleri bosa gitmistir.
Gezip gördügümüz ormaniçi köylerde köylünün hiçbir orman ürünü üzerinde çalismadigini gözlemledik. Köylü ormani kesmek ve satmak üzere tanimis. Bu süreçte yalniz ormanlar bitmemis, av ve yaban hayati da büyük zarar görmüs. Kula'da ormanda Karaca, Geyik kalmadigini söyleyen köylüler, kalan birkaç Karaca'nin simdilik koruma altinda oldugunu belirttiler. Kula Köyü örnegi de gösteriyor ki Köy Kalkinmasi diye bir sorun bitmistir. Böyle bir dava kalmamistir. Buradan gittigimiz Geçitagizi Köyü'nde de ayni seyi gözlemledik. Talat Heral fotograf objektifine ilginç görüntüleri yerlestirirken Selahattin Demiraco da not almaya devam ederken ben yillar önce gezip gördügüm bu köylerde, köyün fiziki olarak degistigini fakat insanlarin ve yasam düsünce biçimi itibariyle degismediklerini görüp hüzünlendim. Rahmetli Prof. Cavit Orhan Tütengil, "Köyler bütün olarak ele alinmazsa kalkinamazlar" derdi. Oradan buradan tutarak köy ne kalkinir, köylü ne canlanir. Ancak son zamanlarda köylerde, Köy Meydanlari ile bazi sokak baslarina parke dösenmesi dikkatimizi çekti. Sayin Demirel ne diyordu: Åzehirde olan köylerde de olacak. Iste parkeli köy meydani, iste çamurlu köy yolu. Çagdaslikla gerilik yan yana. Bunun adi kalkinma ise köy meydani kurtarilmis demektir. Ancak eskiden köy meydanlarinda, okul avlularinda ulusal bayramlar kutlanirken simdilerde bu gelenegin de sonu gelmis. Köylü ulusal bayramlara veda etmis.
Geçitagizi Köyü'nü kendi haline birakip, birkaç fotograf, birkaç not ile yetinerek, Gümrük Kapisi'na gittik. Selahattin Demiraco burasini hiç görmemis. O ortalikta ve servisleri dolasirken biz'de Talat Heral ile oturup ilgililerle sohbet ettik. Gümrük Kapisi'ndan Kuzulu Köyü'ne geçtik. Talat Heral dostumuz bu köyün ilginç yerlerini daha önce gezip görmüs. Köyün selalesinden bahsetti. Ben de ona köyün kalesinden, manastirindan söz ettim. Kahvede sohbet ettik. Eski muhtar ile köyün geçmisini konustuk. Kuzulu (Koyva) da fasulyesi ile meshur bir köydür. Ancak Kuzulu bakimli derli toplu, bir dere yatagi içinde ve kiyisinda olan bir köydür ki sehirle baglantisi yogundur. Åzehirde isadamlari vardir. Åzimdilik köylü sehir ile köyü arasinda gidip geliyor. Sonuçta köylü mü sehirli olacak, sehirler mi köy olacak onu zaman gösterecek.

Yorum Yazın

Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol