Kırklareli Kent Konseyi Kadın Meclisi 4-9 Mart tarihleri arasında gerçekleştirilen Kadın Etkinlikleri kapsamında ''Aile içi iletişimde kadının rolü'' konulu söyleşi gerçekleştirdi. Dün saat 17:30'da Kırklareli Kadın Girişimciler Derneğinde gerçekleştirilen söyleşiye Kırklareli Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Aysun Eyüpoğlu ve meclis üyeleri katılım gösterdi. Etkinliğe katılan Kırklareli Denetimli Serbestlik Müdürlüğünde görevli Psikolog Fulya Mert, katılımcılara aile içi iletişimde kadının rolü konusunda bilgilendirmede bulundu. Psikolog Fulya Mert katılımcılara yaptığı konuşmada; " İletişim, aile sisteminin işleyişinde ve işbirliği, karar verme gibi işlevler için gereklidir. Aileler ile yapılan çalışmalarda da iyi iletişimin bulunduğu ailelerde, aile ilişkilerinden sağlanan doyumun daha fazla olduğu ortaya çıkmıştır.
İyi bir iletişim ailede kişilerin birbirlerine daha iyi tanımalarına, kaynakların kullanımda beraberliğin sağlanmasına, davranışlarda koordinasyona amaçların belirlenmesine, kişilerin kendilerine ve diğer kişilere saygı duymalarına olanak sağlamaktadır. İletişimin aile empati, uyuşum ve saygı aktarımda çok önemli bir yeri vardır. Aile içinde sevgi, mutluluk, neşe, kızgınlık, üzüntü, korku vb gibi duyguların aktarılması ancak üyeler arası etkileşim ile olur. Karşısında ki ile empati kurma, onu anlama veya onu anlayamama gibi aile işlevlerinin sağlıklı veya sağlıksız olmasında çok önemli yeri olan davranışların temelinde, iletişim vardır.
Ailede İletişim
Ailede anne ve babanın hem bir birlerine hem de çocuklarına karşı gerek sosyal gerekse yasalarla da belirlenen görev ve sorumlulukları vardır. Anne ve babanın esas sorumluluğu; çocuğa mutlu ye huzurlu bir aile ortamı yaratmaktır. Ayrıca aile içinde yalnızca anne ve babanın görev ve sorumlukları yoktur. Çocuklar da yaş, cinsiyet, kişilik ve yetenekleri doğrultusunda görev almalıdır. Ailedeki tüm bu görev ve sorumluluklarsa aile içi iletişimin yönünü çizmektedir.
Türk Toplumunda Aile İçi İletişimde Kadının Rolü
Toplumumuzda aile içi iletişimde kadının olumlu değişen rolü zamanla birlikte artmaktadır. Öyle ki kadın artık hem iş hayatında rol almakta, böylece ailenin ekonomik yapısında etkin rol oynamakta, hem de ailedeki sorumluluklarını yerine getirmektedir. Aile içi rolünde ise iyi bir eş olmak, iyi bir ev hanımı olmak ve en önemlisi iyi bir anne olmak yer almaktadır. Kadın tüm bu rollerini çocukluk döneminde evcilik oyunlarıyla birlikte öğrenip, yıllar boyunca gerek gözlem gerek deneyimleriyle pekiştirmektedir. Kendi ailesini kurduğu evliliğinde ise tüm bu rollerini gerçek anlamda uygulamaktadır. Kadın yukarıda bahsi geçen tüm bu rollerini yerine getirirken, ailede görev paylaşımının olması, kadının yaşamını kolaylaştırmakta, aynı zamanda kadının yaşamını kaliteli ve keyifli bir şekilde sürdürmesine, rollerini daha düzgün bir şekilde yerine getirmesine olanak sağlamaktadır. Kadın tek başına ailedeki tüm sorumluluğunu yerine getirmeye başladığında ise, aile üyeleri genellikle sorumluluk paylaşma konusunda istekli olmamaktadır. Bu durumun her birey için ve genel olarak ailedeki iletişim açısında birçok sonucu ortaya çıkmaktadır. Örneğin çocuklar ailedeki görev paylaşımında yer almaması halinde sorumluluk duygusunu geliştirme fırsatım kaçıracaklardır. Çocuklar yaş ve cinsiyetine bağlı olarak ailedeki görev paylaşımında rol aldıklarındaysa, hem sorumluluk duygusu gelişeceği gibi, başarma güdüsünü pekiştireceği, ailede değerli ve önemli olduğunu göreceği ve en önemlisi aile bireyleri ile iletişiminin, görevi neticesinde gelişeceği şeklinde birçok sonucu doğurması olasıdır. Eşlerin görev paylaşımında bulunması neticesinde ise eşler arası güven duygusu ve eşler arası iletişim olumlu yönde geliştiği dikkat çekmektedir. Kadın, ailedeki tüm rollerini tek başına üstlenmesi halinin gelecek içinde yansımaları sıkıntılı olabilmektedir. Kadının rahatsızlık yaşadığında ailenin düzeninin tamamen bozulması ya da annenin vefatı halinde ailenin parçalanması bu durumun sonuçlarındandır. Örneğin kadın aynı zamanda toplumumuzda baba ve çocuklar arası iletişimde köprü rolü de üstlenmektedir zaman zaman. Bu rolü geçmişe nazaran daha az üstlenmekte olsa da günümüzde halen benzeri durumlara rastlanmaktadır. Oysa bu köprü rolünün olumlu hiçbir yönü yoktur. Anne olarak, baba ve çocuklarının iletişiminin kendi üzerinden sağlanması kadına daha zor bir sorumluluk daha eklenmekle birlikte, kadına arada kalmışlık hissi yaşatmakta ve çözüm için çırpınma gibi birçok olumsuz duygu ile kadını baş başa bırakmaktadır. Çocuk ve baba içinde dışarıdan bakıldığında her ne kadar kolaylaştırıcı gibi görünüyor olsa da çocuk ve baba arasındaki iletişimi köreltip, birbirlerine karşı güven duygusunun gelişmesini engellemekte ve aradaki mesafenin olması gerekenden çok daha fazla olmasına neden olmaktadır. Sonuç olarak kadının ailedeki rolü çok fazladır ve gün geçtikçe olumlu olarak artmaktadır. Kadın bir birey olduğu gibi, hem iş kadını, hem anne, hem eştir.
Bu rollerini birçok kadın doğru ve eksiksiz bir biçimde yerine getirmeye çalışmaktadır. Ancak bazen bu rolleri ile baş etmekte çok doğal olarak zorluk çekebilmekte, yorulmakta, rahatsızlanabilmekte ya da zamanla enerjisini kaybedebilmektedir. Ailenin diğer fertlerini bu görev ve sorumluluklara dâhil edebilmeleri ise hem kendileri, hem de diğer fertler için oldukça olumlu olarak sonuçlanabilmektedir. Kadın mükemmel olmayı hedeflemek yerine görev ve sorumluluklarını paylaşarak, daha sağlıklı bir birey olmayı, daha sağlıklı bireyler yetiştirmeyi ve daha sağlıklı bir aile yaşamı sürmeyi hedeflemelidir." sözlerini dile getirdi.
Bu Habere Henüz Yorum Yapılmadı. İlk Sen Ol